| Bekâr kadınların en büyük derdinin evde tek başlarına boğulup ölmek olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | أعتقد أن أكبر قلق لإمرأة عزباء هو الإختناق حتى الموت بمفردها في شقتها |
| Ve, Asya'nın en büyük LGBT gurur yürüyüşünün büyükannemlerin yaşadığı mahalleden birkaç blok ötede yapıldığını öğrendik. | TED | وعلمنا أن أكبر حفل للمثليين في آسيا يقام على بعد عدد من الأحياء السكنية من المكان الذي يسكن فيه أجدادي. |
| Bir milyarın üzerindeki Çin'e bakıyorsunuz ve dünyadaki ve Çin'deki en büyük şehri görebilirsiniz, fakat onun ismini bilmiyorsunuz. | TED | أنت تنظر إلى مايفوق المليار في الصين، بإمكانك أن ترى أن أكبر مدن العالم هي الصين، ولكنك لا تعرف اسمها. |
| en büyük dileğim, bu iş için kullanılan ham ürünün bitmesi olsa da henüz orada değiliz. | TED | بالرغم من أن أكبر أمنياتي هي أن تنفذ مني المواد الأولية. في هذا العمل لم نصل بعد لهذا. |
| Ufacık bir çocuk olduğumdan bu yana hep büyüyüp dünyanın en güzel kadınıyla evlenmek istedim. | Open Subtitles | منذ كنت صغيرًا أردت أن أكبر وأتزوج أجمل فتاة في العالم |
| Ama en büyük korkumun aynı düzeyde cesaret açığa çıkarabileceğini de gördüm. | TED | لكن ليس دون أن أعرف كيف أن أكبر مخاوفي يمكن لها أن تُظهر انعكاس متساوي لشجاعتي. |
| Bence yaşamdaki en büyük zorluğumuz, kendi kendimize yaratmış olduğumuz normallik fikri. | TED | وأظن أن أكبر محنة وضعناها لأنفسنا هي فكرة الطبيعة |
| Unutmayın; acil durumda en büyük yardımcımız, sakin olmamızdır. | Open Subtitles | تذكروا أن أكبر مساعدةً لكم فى حالات الطوارئ هى الهدوء و التفكير السليم |
| Neden sadece Binbaşı Kawalsky'nin küçük yaşama şansıyla yüzleşip insanlığın karşılaşabileceği en büyük düşmanın kapımızdan postalandığını farketmiyoruz? | Open Subtitles | ماذا لو تقبلنا عدم وجود فرصة للرائد كوالسكي بالنجاة و تقبل حقيقة أن أكبر خصوم البشرية جاء حتى عتبة بابنا |
| Hayatta en büyük eğlencesi gramerdi. | Open Subtitles | لقد كان تقول أن أكبر متع الحياة بالنسبة لها هى القواعد |
| Düşünüyordum ki,seninle evlenmek hayatımın en büyük hatasıydı. | Open Subtitles | كنت أفكر أن أكبر غلطة في حياتي هي موفقتي على الزواج بك |
| en büyük başarısızlık, en kötü hata bile, ...denememekten iyidir. | Open Subtitles | , مع أن أكبر الأخطار . . حتى أسوأها , و أعظمها |
| Ne olursa olsun tahminimce en büyük sorunumuz buradan çıkmak. | Open Subtitles | لكن أظن أن أكبر مشاكلنا هي الخروج من هنا |
| Onunla konuşup, benimle evlenerek, hayatının en büyük hatasını yapmaktan, vazgeçirebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنك يمكن أن تحدثها لتقتنع أن أكبر خطأ في حياتها هو الزواج بي ؟ |
| Şeytanın en büyük günahı; gösteriş ve kibirdir. | Open Subtitles | أن أكبر خطيئة للشيطان هي الغرور و التكبر |
| Galiba hayatımdaki en büyük hatam evlenmemekti. | Open Subtitles | أعتقد أن أكبر غلطة إرتكبتها في حياتي هو عدم الزواج |
| Hep söylediğim gibi, hayatımın en büyük hatası sensin. | Open Subtitles | اتركي الهاتف لطالما كنت أقول أن أكبر غلطة ارتكبتها في حياتي كانت إنجابك |
| Bence onun hayatındaki en büyük pişmanlığı bir kukla yerine bir erkek evlat doğurmuş olması. | Open Subtitles | أتعلم, أظن أن أكبر ندم في حياتها أنها أنجبت ابنا وليس دمية |
| Ufacık bir çocuk olduğumdan bu yana hep büyüyüp dünyanın en güzel kadınıyla evlenmek istedim. | Open Subtitles | منذ كنت صبياً صغيراً أردتُ أن أكبر وأتزوج أجمل امرأة في العالم |