| Hayatta ihtiyacınız olan tek şey sevgi ve kendinize inanmak demişti. | Open Subtitles | إن كل ما تحتاجين له في الحياة هو الحب و أن تؤمني بنفسك |
| Hayatta ihtiyacınız olan tek şey sevgi ve kendinize inanmak demişti. | Open Subtitles | إن كل ما تحتاجين له في الحياة هو الحب و أن تؤمني بنفسك |
| Hayır, içten değil, inanman gerekiyor. | Open Subtitles | كلا، لـيس من الـقلب، بل عليكِ أن تؤمني به |
| Tüm kalbinle, kızının şu anda daha iyi bir yerde olduğuna inanman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تؤمني من صميم قلبكِ أنّ ابنتنا في مكانٍ أفضل |
| Kötü şeyler oldu. Fakat bunun haricinde iyi şeylerin de olacağına inanmalısın. | Open Subtitles | الأمور السيئة تحدث ولكن يجب أن تؤمني بأن هناك خير سيلأتي بعدها |
| Umutsuzluğa kapılma. Kendine inanmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تؤمني بنفسك و تستجمعي شتات نفسك، و تعودين للركب |
| Lizzie, yaşayabileceğine inanman gerek. | Open Subtitles | ليزي, أحتاجكِ أن تؤمني أنه يمكنك الأستمرار في الحياة |
| Ama buna inanman gerek. | Open Subtitles | لكن يجب أن تؤمني أنه يمكنك ذلك |
| Sadece... Sadece inanman gerek. | Open Subtitles | عليكِ أن تؤمني به فقط |
| Bunu yapabileceğine inanmalısın. Lütfen. | Open Subtitles | عليكِ أن تؤمني أنه بامكانكِ فعل هذا أرجوكِ |
| Sadece kardeşini düzeltebileceğime inanmalısın ve onun avcı işareti tamamlandığında, seni tedaviye götüreceğime. | Open Subtitles | عليكِ أن تؤمني أن بوسعي مداواة أخيكِ فحسب. وحين تكتمل علامة الصيّاد فيه، فسأصحبكِ للترياق. |
| Sizin için en iyisinin bu olacağına inanmalısın. | Open Subtitles | عليكِ أن تؤمني أنّ الأمور ستنتهي على خير. |