| Güzel, eğer başka birisi yoksa burada kalmalısın. | Open Subtitles | حسناً إذ لم يكن هناك أحد آخر ..يجب أن تبقي هنا |
| Kaçamadığın mazinle birlikte burada kalmalısın yaşamın kendisinden daha çok seni seven ruhlarla. | Open Subtitles | يجب أن تبقي هنا مع الماضي الذي لا يمكنك الهروب منه مع الأشباح الذين تحبهم أكثر من الحياة نفسها |
| Başın dertteyse, en iyisi burada kal ve göze batmamaya çalış. | Open Subtitles | إن كنتِ في مشكلة، فالأفضل أن تبقي هنا متخفية عن الأنظار |
| Sen burada kal, füzeleri fırlatmaya hazır etmelerine yardım et. | Open Subtitles | ينبغي أن تبقي هنا وتساعديهم في تحضير تلك الصواريخ للإطلاق |
| Sana bir saat veriyorum ve, benimle burada kalmak isteyip istemediğini iyice düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي ساعة من وقتك وتفكّري جيّداً بهذا الأمر، إما أن تبقي هنا وتنتظريني أم لا. |
| Peki, o zaman ben bununla ilgilenirken, senin burada kalmanı istiyorum. | Open Subtitles | حسناً بتلك الحالة ، أريدك أن تبقي هنا حتى أتعامل مع هذا |
| Hayır. Sizin burada kalıp yere çöp atan insanları yakalamınızı istiyorum. | Open Subtitles | لا ، أريدكما أن تبقي هنا ودعا الأشخاص العاديين يهتموا بالأمر |
| şimdi burada kalmalısın. | Open Subtitles | اسمعيني جيداً عليك أن تبقي هنا الآن |
| Hayır, sen burada kalmalısın Ana. Burayı bir barınak hâline getirmelisin. | Open Subtitles | لا، يجب أن تبقي هنا يا (آنا) لتعدي هذا الملجأ لنا |
| Hayır, sen burada kalmalısın Ana. Burayı bir barınak hâline getirmelisin. | Open Subtitles | لا، يجب أن تبقي هنا يا (آنا) لتعدي هذا الملجأ لنا |
| burada kalmalısın. Ethan Shaw ile olan bağlantımı kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تبقي هنا لن أخسر أرتباطي في قضية، (شو) |
| Bak, yardımcı olmak istiyorsan, burada kalmalısın. | Open Subtitles | إذا أردتِ المساعدة، فيمكن أن تبقي هنا |
| Avukat gelene kadar burada kal ve hiç kimseyle konuşma. | Open Subtitles | حتى يصل محاميك، أريدك أن تبقي هنا وأن لا تتكلمي إلى أحد |
| Ne olursa olsun burada kal ve ben seni almaya gelene kadar çıkma dışarı. | Open Subtitles | مهما حصل عليكِ أن تبقي هنا و لا تخرجي حتى آتي لأصطحبك |
| - Her ihtimale karşı sen burada kal. - Ne ihtimali? | Open Subtitles | ـ من الأفضل أن تبقي هنا ـ ولماذا؟ |
| Hayır, burada kalmak ve kız kardeşi korumak zorunda. | Open Subtitles | لا،يجب عليكِ أن تبقي هنا لحماية أختكِ |
| burada kalmak zorunda değilsin Angela. | Open Subtitles | إبن العاهرة لايجب أن تبقي هنا, أنجيلا |
| Eğer dizlerini gevşetirsen... burada kalmak zorunda değilsin eğer... elbette burada kalıyorum. | Open Subtitles | لو أمكنكِ أن تريحي ركبتيكِ ليس عليكِ أن تبقي هنا بالطبع سأبقى . |
| Anne, şimdilik senden burada kalmanı istiyorum. | Open Subtitles | ويخبروك لما هم يتعقبوك أمي، فقط للآن، أريدك أن تبقي هنا |
| Dinle. Bu sefer burada kalmanı istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | اسمعي , أريد منك أن تبقي هنا هذه المرة , حسناً ؟ |
| Bu akşam burada kalmanı istiyorum seni koruyabilirim. | Open Subtitles | أودّك أن تبقي هنا الليلة حيث تمكنني حمايتك. |
| burada kalıp izlesen iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن تبقي هنا وتراقب القبعات الكبيرة |