| Tamam, aptal güvercin. Ama bir halt daha çıkarırsan, ortadan kaybolsan iyi olur. | Open Subtitles | حسناً أيها الطماع الشره، لكن إذا سبَبت مشكلة أخرى، فمن الأفضل أن تختفي عن الوجود |
| Ve bu mektup, kadın ortadan kaybolmadan önceki son tevsiye mektubuymuş. | Open Subtitles | و هذه آخر رسالة توصية كتبتها قبل أن تختفي |
| Audrey her an ortadan kaybolabilir ve o olmadan bunu asla çözemezsin. | Open Subtitles | أودري يمكنها أن تختفي في أي لحظة الأن و انت لن تستطيع أن تحل هذا الامر من دونها |
| Aslında hepimiz bu yangınların moral bozucu dumanını da yanına alıp sihirli bir şekilde yok olmasını umuyoruz, değil mi? | TED | إننا فقط نريد أن تختفي الحرائق بشكل سحري وأن يؤخذ ذلك الدخان المزعج، أليس كذلك؟ |
| Ama gitmeden önce benim için birşey yapmalısın. | Open Subtitles | ولكن قبل أن تختفي ، يجب أن تفعلي شيئاً من أجلي |
| Kapat çeneni! Joo Won için yapabileceğin tek şey var. yok olmak. | Open Subtitles | اخرسي، إن الطريقة الوحيدة لتكوني جيدة بها لجي وون هي أن تختفي |
| O kız için en iyisi hayatlarımızdan sonsuza dek defolup gitmesi olur. | Open Subtitles | أفضل شىء لتلك الفتاة هو أن تختفي من حياة كلانا , للآبد |
| Veda bile etmeden sonsuza dek ortadan kaybolamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن ترحل. لا يمكنك أن تختفي للأبد من دون أن تودعنا. |
| Şu andan itibaren gözlerden kaybolsan, kimsenin umurunda olmaz. | Open Subtitles | كما أنت الآن, يمكنك أن تختفي ولن يلاحظ أحد |
| Biraz ortadan kaybolsan iyi olur gibi. | Open Subtitles | ربما يجب عليك أن تختفي لفترة من الوقت |
| Jenna, ortadan kaybolsan kimsenin haberi olmaz. | Open Subtitles | جينا، يمكنك أن تختفي ولا أحد سيلاحظ |
| ortadan kaybolmadan önce Miriam dosyasında danışmanlık yaptığımdan beri hayır. | Open Subtitles | ليس منذ ان تمت استشارتي في القضية مع ميريام قبل أن تختفي |
| Dosyalarının ortadan kaybolmadan koruma altına aldırın. | Open Subtitles | اجعلهم يُؤمّنون سجلاّته قبل أن تختفي أيضاً، |
| Güneşin altındaki gölge kadar hızla ortadan kaybolabilir. | Open Subtitles | قالت إنها يمكن أن تختفي مثل الظل / / في ضوء الشمس. |
| Ailen, birlikte ortadan kaybolabilir. | Open Subtitles | وعائلتك يمكن أن تختفي بالكامل. |
| Bir saniye. Sadece sorunların yok olmasını mı diledin yani? | Open Subtitles | . إذاً , مهلاً , أتمنيت أن تختفي الإضطرابات فحسب ؟ |
| DNA örnekleri alınmadan önce birileri cesetlerin yok olmasını istedi. | Open Subtitles | أحد ما، أراد لتلك الجثة أن تختفي. قبل أن تأخذ منها، أي عنيات من حمضها النوويّ. |
| Aquroya'a, yokolup gitmeden önce bir yaşama şansı daha verildi. | Open Subtitles | لذلك أكيوريوا كانت قادرة على أن تزهر لأخر مرة قبل أن تختفي إلى الأبد في الماء |
| Gölgelenme kısaca, zor durumda birikmiş mesaj yığınlarının arasında yok olmak ve birbirinize yaşattığınız acılarla uğraşmaya mecbur kalmamaktır, çünkü onların varlığını kendiniz bile kabul etmezsiniz. | TED | وأن تكون شبح هو بشكل رئيسي أن تختفي من هذه الرسائل الكثيرة على الفور، ولن يكون هنالك داعي للتعامل مع الألم الذي سببته للآخر، لأنك تجعله خفياً حتى بالنسبة لك. |
| Bu kız için en iyisi hayatlarımızdan defolup gitmesi olur! | Open Subtitles | أفضل شىء لتلك الفتاة ! أن تختفي من حياة كلانا |
| Öylece ortadan kaybolamazsın. Gittiğini sandım. | Open Subtitles | توقّف عن هذا، إياك أن تختفي فجأة |
| Önceden 24 saat ortadan kaybolur sonra yoluma devam ederdim. | Open Subtitles | كان معتادا أن تختفي الفتاة لـ24 ساعة ولا يحصل شيئ. |