| Fazla odamız olursa, bazı eşyalarını oraya koyabilirsin... | Open Subtitles | إن كان لدينا غرفة، يمكنك أن تضع فيها أغراضك، مثل الكراسي خاصتك |
| Elini ellerimizin üzerine koy, şans için. | Open Subtitles | هل تريد أن تضع يداً علي أيدينا من أجل الحظ؟ |
| Tek yapman gereken ortalari ortalarin... buyukleri buyuklerin arasina koymak anladin mi? | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تضع الوسط مع الوسط والكبير مع الكبير .. واضح ؟ |
| İngiliz ordusundayken hız ve saldırı hakkında öğrendiğin herşeyi bir kenara koymalısın. | TED | كل شئ تعلمته عندما كنت تخدم في الجيش الإنجليزي حول السرعة والعناد، ينبغي أن تضع ذلك جانباً |
| Bir fotoğraf makinesi koyun, başınızın fotoğrafını her açıdan çeksin. | TED | يمكن أن تضع كاميرا مثلاً وتحصل على صور لرأسك من جميع الزوايا |
| Kulaklarıma bal koyup karınca yuvasında uyumamı da önerir misin? | Open Subtitles | لتقترح أن تضع عسل فى أذنى. وتسقطني على جحر نمل. |
| Latince bir kelime veya disiplinin önüne belirli bir yazı koyamazsın. | Open Subtitles | لا يمكن أن تضع أداة التعريف في مقدمة معنى لاتييني أو إيضاح |
| Onlara koşum takımı takmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تضع لجام لبعص المغفلين الصغار يا عزيزى |
| Senden ellerini görebileceğim kadar yüksekte tutmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تضع أيديك فوق حيث أنا يمكن أن أراهم. |
| Biraz garip olduğunu biliyorum ama başını diğer tarafına koyabilirsin. | Open Subtitles | انا اعلم أن لها رائحة السمك قليلا لكن يمكن أن تضع رأسك الناحية الاخرى |
| Tanrı aşkına, kimlik kartına benim resmimi bile koyabilirsin. | Open Subtitles | بحق الله، يمكنكَ أن تضع إسمي على بطاقة هويتكَ |
| Omzumun üstüne not resmi koyabilirsin Tony. | Open Subtitles | يمكنك أن تضع صورة للملاحظة فوق كتفي في أي وقت الآن , توني |
| Ev için para koy. Gerisini ben hallederim. | Open Subtitles | أن تضع المال في المنزل، وأنا أقوم بالباقي |
| Bu buz küplerini koltuk altına koy da göreyim. | Open Subtitles | أتحدّاك أن تضع مكعبات الثلج هذه تحت الإبط |
| Cooker, sana eşyaları karavana koy demiştim ben. | Open Subtitles | كوكر, لقد قلت لك أن تضع هذه الأغراض في المقطورة |
| Bu da demek ki içine pil koymak zorunda. | Open Subtitles | مما يعني أنه كان عليها أن تضع بطاريات بداخله |
| Ben dışarı ilk koymak sormak zorunda yapacağım korkuyorum. | Open Subtitles | سجب أن أطلب منك أن تضع هذه في الخارج أولاً |
| Tüm ihtimalleri kapsayan bir kural koymak zordur. | Open Subtitles | من الصعب أن تضع قاعدة وتقبل في جميع الحالات |
| Ama bu işe biraz daha yüreğini ortaya koymalısın. | Open Subtitles | لكنه عليك فقط أن تضع فيه روحا أكثر من ذلك |
| Sanırım balığı buzdolabına koymalısın. Bütün evi kokutmasını istemezsin. | Open Subtitles | على الأرجح ينبغي أن تضع السمكة في الثلاجة لأنها سوف تنشر الرائحة في البيت. |
| ...ama Philip sen de telefonuna şifre koymalısın dostum. | Open Subtitles | لكن.. فيليب يجب أن تضع رمزاً سرياً لهاتفك يا رجل |
| Sonra da Siletsky'nin resmini kitabın 105. sayfasına koyun. | Open Subtitles | و أن تضع صورة سيلتسكي في الصفحة 105 من الكتاب |
| O yüzden lütfen, lütfen, Bay Rivers, bunu çekmeceye koyun, saklayın, unutun ama lütfen atmayın. | Open Subtitles | لذا فإني أرجوك أن تضع هذه في الدرج .. خبئها وانس امرها |
| Aralarına bir düğme koyup ışığı biraz kısabilirsiniz. | TED | يمكنك أن تضع مقبضا بينهما والآن قد صنعتم ضوء خافتا. |
| Adına ne dersen de hiç sallamıyorum, ama bunun içine deniz ürünü koyamazsın koca dostum. | Open Subtitles | ،لا أكترث لمسماه لكن لا ينبغي أن تضع طعاماً بحرياً فيه أيها الصديق |
| "Seviyorsan ona bir yüzük takmalısın.." gibi miydi? | TED | "إذا كنت تحب ذلك، إذاً، عليك أن تضع خاتماً حوله"؟ |
| Ancak senden aklında tutmanı istiyorum ben sadece askerdim... sadık bir asker... görevini yapan. | Open Subtitles | لكنني أسألك أن تضع في الاعتبار أنني كنت مجرد جندي... جنديًا مخلصًا... |