| Kızımla ilişki yaşamak konusunda ciddi niyetlerin varsa kendi iyiliğin için de söylüyorum esrar satmak dışında bir iş yapmayı düşünmelisin. | Open Subtitles | إن كنت جادًا بخصوص تكوين علاقة مع ابنتي ،من أجل مصلحتك عليك أن تفكر في شيء آخر إلى جانب بيع المخدرات | 
| Tek atışı düşünmelisin. Her şey tek atışla ilgili. | Open Subtitles | يجب أن تفكر في الطلقة الواحدة طلقة واحدة هي كل ما يتطلبه الأمر | 
| Her gün milyonlarca insan domuz eti yiyor. Tenya olduğunu düşünmek mantıklı değil. | Open Subtitles | ملايين الناس يأكلون لحم الخنزير يومياً استنتاج ضخم أن تفكر في الدودة الشريطية | 
| Ama hoşuna gitsin ya da gitmesin hâlâ geleceğini düşünmek zorundasın. | Open Subtitles | ولكن شئنا أم أبينا، لا يزال يجب أن تفكر في مستقبلك | 
| Çok harika bir yerdir. Denizaşırı bir sömestr tatili. Bunu bir düşün. | Open Subtitles | إنها جميلة، ستدرس فصل دراسي هناك يجب أن تفكر في الأمر | 
| Hamsterlarının küçük bir ordu olduğunu düşünmeni istiyorum... bir koşu bandına doğru uygun adım gidiyorlar... dizlerini kırarak koşuyorlar, koşabildikleri kadar hızlı koşuyorlar... motorun yollarda son sürat gitmesini sağlıyorlar | Open Subtitles | أريدك أن تفكر في الهامستر كجيش صغير يسيرون جنبا إلى جنب في حلقة مفرغة، يجرون بأرجلهم الصغيرة ، فقط يجرون بأسرع ما يمكن، | 
| Buna rağmen umarım yazın geri kalanı için eve dönmeyi düşünürsün. | Open Subtitles | والآن آمل أن تفكر في العودة إلى المنزل لبقية الصيف | 
| Kendinden başka bir şeyleri hiç düşünmez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك أن تفكر في شيء اّخر غير نفسك؟ | 
| Bir dahaki sefere cebi kendim oluşturmama izin vermeyi düşünürsünüz diye umuyordum. | Open Subtitles | كنت أتمنى أن تفكر في جعلي أقوم بعمل الجيب بنفسي المرة القادمة. | 
| Para için kendini öldürmeyi düşünmen çok saçma. 8.000 dolar. | Open Subtitles | أمر سخيف منك أن تفكر في الإنتحار من أجل المال -ثمانية ألف دولار | 
| Belki önce sen onu bulmayı düşünmelisin. | Open Subtitles | ربما يجب أن تفكر في الحصول عليه قبل أن يفعلوا. | 
| Bilemiyorum Hal. Belki de taşınmayı düşünmelisin. | Open Subtitles | أنا لا أعرف يا هال، ربما عليك أن تفكر في الرحيل | 
| Hayvanlarla ilgili bir işte çalışmayı düşünmelisin bence. | Open Subtitles | يجب أن تفكر في العمل مع الحيوانات كوظيفة | 
| Kapşonun fiziksel yönlerini düşünmek kolay. | TED | إنه من سهل أن تفكر في الجوانب المادية للهودي. | 
| Bu oldukça zor, çünkü artık robot ağlarını düşünmek zorundasınız. | TED | وهذا كان تحديًا كبيرًا لأنك الآن يجب أن تفكر في شبكات من الربوتات | 
| Çocuğu düşünmek zorundasın. Annenin 10 katı değerli. | Open Subtitles | يجب أن تفكر في طفلتك فالطفلة تساوي ما لا تساويه أمها | 
| Bu konuda bir düşün bence mal herif. | Open Subtitles | يجب أن تفكر في ذلك ايها العليل | 
| -Dediğimi bir düşün. | Open Subtitles | عليك أن تفكر في ما قلت | 
| Şunu bir düşün bakalım... | Open Subtitles | أريدك أن تفكر في أمر | 
| Bu konuyu düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تفكر في الرد. وأن تعي جيداً ما قلته لك. | 
| Eminim bir şey düşünürsün. | Open Subtitles | حسنا، أنا متأكدة من أن عليك أن تفكر في شيء اخر. | 
| Kendinden başka bir şeyleri hiç düşünmez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك أن تفكر في شيء اّخر غير نفسك؟ | 
| Ona mazeret ile salıverilme gibi bir şeyler ayarlamayı düşünürsünüz diye umuyorum. | Open Subtitles | أجل، كنت نوعًا ما آمل أن تفكر في منحه إطلاق سراح تعاطفًا مع حالته | 
| Para için kendini öldürmeyi düşünmen çok saçma. 8.000 dolar. | Open Subtitles | أمر سخيف منك أن تفكر في الإنتحار من أجل المال -ثمانية ألف دولار |