| kazanmak ya da kaybetmek önemli değil. Önemli olan fark yememek. | Open Subtitles | ليس مهم أن تفوز أو تخسر المهم أن تتغلب على النتائج |
| Önemli olan, erkek gibi kazanmak ya da kaybetmek." | Open Subtitles | القصد هو، هل يمكنك أن تفوز أو تخسر كالرجال؟ |
| Ve Karl işini iyi biliyor, ve bu adamlar senin kazanmanı istiyor | Open Subtitles | وكارل يعرف أن فريقه وهؤلاء الرجال يريدون أن تفوز |
| Çünkü bu güç gösterisini kazanma şansın pek yok. | Open Subtitles | لأنّه من المستبعد أن تفوز بهذه المواجهة. |
| Bu dövüşü kazanman için tek şansın şu, ne söylüyorsam onu yapmalısın. | Open Subtitles | إن كنت تريد أن تفوز فعليك أن تفعل ما أقوله لك الآن |
| Sürmeye devam etmek istiyorsan, kazanmalısın. Ben istiyorum. | Open Subtitles | عليك أن تفوز إن أردت أن تستمر بالقيادة، وهو ما أريد القيام به. |
| Bunu kazansan iyi olur. Kazan yoksa bir aptal gibi görüneceksin. | Open Subtitles | ،، لابد و أن تفوز فُز و الا ستبدو كالأحمق |
| Doğru, sen kazanmalıydın. Ama kazanamadın. | Open Subtitles | بالطبع, يجب أن تفوز أنت و لم تفعل |
| İçinizden birinin prensin kalbini kazanması gerek. | Open Subtitles | على أحدكما أن تفوز بقلب الأمير |
| Önemli olan, erkek gibi kazanmak ya da kaybetmek." | Open Subtitles | القصد هو، هل يمكنك أن تفوز أو تخسر كالرجال؟ |
| Eğer kazanmak istiyorsan, her zaman kalbinin sesini dinle. | Open Subtitles | إذا أردت أن تفوز دائمآ .. إستمع إلى قلبك |
| "İşte bu yüzden buradasın. Onu geri kazanmak için." | Open Subtitles | هذا هو السبب في مجيئك إلى هنا من المفترض أن تفوز بها مرةً ثانية |
| Tasdiki almak zorunda olduğunu söylemiştin! kazanmak istediğini söylemiştin! | Open Subtitles | أنت قلت يجب أن تحصل على ألتصديقات أنت قلت تريد أن تفوز |
| Demek istediğim, kazanmak istemiyor musun, Luther? | Open Subtitles | المشكلة التى لديك اعترضت طريقة وأنت لم تلكم لكمة واحدة بعد ألا تريد أن تفوز يا لوثر |
| İngiltere Kraliçesi gerçekten senin kazanmanı istiyor. | Open Subtitles | واو, ملكة بريطانيا حقاً تريدك أن تفوز. |
| Çünkü bu güç gösterisini kazanma şansın pek yok. | Open Subtitles | لأنّه من المستبعد أن تفوز بهذه المواجهة. |
| Çünkü o küçük herifin tek istediği buydu, kazanman. | Open Subtitles | هذا ما كان يريده هذا الوغد أن تفوز من أجله |
| Southampton'da kazanmalısın. Bahis oynadım. | Open Subtitles | "من الأفضل أن تفوز في "ساوثهامبتون لقد راهنت بدولارين عليك |
| Sana güveniyorum ve bu seçimi kazansan iyi edersin. | Open Subtitles | أناأثقبك , و من الأفضل أن تفوز بالانتخابات |
| Sen kesinlikle kazanmalıydın. | Open Subtitles | حقاً كان يجب أن تفوز |
| Emma yavrumun ödül parasını kazanması gerek. | Open Subtitles | طفلتي (أيما) الصغيرة عليها أن تفوز بمال هذه المسابقة |