"أن في كل" - Translation from Arabic to Turkish

    • her
        
    Duvarlar aynıydı, mobilyalar da, her odanın da aynı olduğunu fark ettim. Open Subtitles الجدران هي نفسها الأثاث الأمر الذي جعلني ألاحظ أن في كل غرفة
    Bu alanların her birinde günlük 20 dakikanın üstünde şifresiz konuşmanın yakalanabildiği belirlendi. TED لقد وجدوا أن في كل منطقة حضرية، أنهم يستطيعون التقاط ما يفوق عشرين دقيقة في اليوم من المحادثات ذات النص الواضح.
    Tam burada sudan ayrılıyoruz. Önemli bir nokta da, oyunun her seviyesinde oyuncunun kendi yaratığını tasarlayabiliyor olması. Bu aslında oyunun temel özelliklerinden biri. TED في هذه المرحلة، نترك الماء الشيئ المهم في هذه اللعبة هو أن في كل مستوى يقوم اللاعب بتصميم مخلوقه، وهذا جانب أساسي من هذا.
    Sadece hızlı bir bakış. Ve fark etmemiz gereken şudur ki DNAnızda ki her 300 temel çiftin her birinde biraz farklısınız. TED نظرة سريعة. و ما يجب أن ندركه أن في كل 300 زوج من قواعد حمضك النووى، فأنت مختلف قليلا.
    Bilirsin her büyük atlet için "onların bir yükseliş hızı vardır" derler ama Billy Chapel'da değişen hiçbir şey yok. Open Subtitles يقولون ، أن في كل رياضي عظيم مسحة من الدناءة ، و ٌ بيلي تشابل ٌ ليس مختلفا
    # Bilmez misin her bir bulut beklenmedik bir fayda getirir. # Open Subtitles ألا تعلم أن في كل سحابة يوجد بنسات من السماء ؟
    Eğer beni bundan kurtarırsan... sana söz veriyorum ki hayatımın sonuna kadar her pazar gideceğim. Open Subtitles إذا حررتني من هذا، أعد أن في كل أحد من بقية حياتي، سأذهب..
    Yani iTunes için her güncelleme indirdiğinizde kullanım koşullarını okuyor musunuz? Open Subtitles تقولون لي أن في كل تحديث لآيتونز، تقرأون كل البنوذ؟
    Bu yüzdende yanımızda çalışanlar her zaman sana baktığımı fark etmişlerdi. Open Subtitles فهل أعتقد أن زملاءنا في العمل قد لاحظوا أن في كل مرة أنظر فيها اليك
    İlginç olan, her anıda biraz üzüntü var. Open Subtitles ولكن الغريب أن في كل ذكرى قدر قليل من الحزن
    Bu beklentileri yıkmak istedim çünkü her gün, temel şeylerin ve deneyimlerin gerçekliği sıklıkla kıymetini bilmediğimiz bir şekilde oluşturduğunu düşünüyorum. TED أود أن أُربك هذه التوقعات، لأنني أعتقد أن في كل يوم، تعمل الأشياء والتجارب الأساسية على تشكيل الواقع بطريقة غالبًا ما نعتبرها من المُسلمات.
    her ne kadar Oxford'daki insanların bunu sıklıkla yapmadığını düşünsem de eğer bir gün denize giderseniz ve ağız dolusu deniz suyu yutarsanız, unutmayın ki yuttuğunuz suyun her mililitresinde yaklaşık 1 milyon adet bakteri ve on milyonlarca virüs bulunur. TED وربما هو شئ لا يفعله الناس في أوكسفورد دائماً، لكن إن كنت قد ذهبت مرة إلى البحر، وشربت جرعة ماء من البحر، ضع في إعتبارك أن في كل مليمتر حوالي مليون باكتريا ومتسوط 10 ملايين من الفيروسات.
    Eğer beni bundan kurtarırsan... sana söz veriyorum ki hayatımın sonuna kadar her pazar gideceğim. Open Subtitles أعد أن في كل أحد من بقية حياتي، سأذهب..
    Biliyor musun, her içeri girişimde, yeni bir şok yaşıyorum... Open Subtitles هل تعلمين أن في كل مرة أذهب إليه ... دائمًا يصدمني
    her buluşmada, konserde, barış eylemlerinde, sevgi ortamlarında toplanmalarda, delirmelerde, burada, kuzeyde ya da doğuda, nerede olursa acaba bazı karanlık gruplar müziği evcilleştirmekle direnişi güce dönüştürmekle ve cinsel arzuları masalsı hallerden sıradanlığa çekmekle meşgul olabilirler miydi? Open Subtitles أكان ممكناً أن في كل تجمع لحفلة, أو لمظاهرة سلام, أو للحب هنا, أو في الشمال, أو بالشرق أو بأي مكان بعض الفرق إنشغلوا طوال الوقت في إسترداد الموسيقى
    "Şov her yere ulaşmalı." Open Subtitles العرض يجب أن في كل انحاء المكان
    Bize verilen 100 mucizenin her günü gibiydi. Open Subtitles بدا لي أن في كل يوم تحدث لنا 100 معجزة
    Bence her odadan çıkışımda şöyle demeliyim "Yo yo yo, oha." Open Subtitles أظن أن في كل مرة أغادر الغرفة علي قول "جيغا جيغا اللعنة"
    Müthiş bir düşünce değil mi, her parka girdiğinizde ya da caddede yürüdüğünüzde ya da yapraklı bir yolda, bu büyük yaratıkların gölgelerini görebileceğiniz düşüncesi? TED أليست فكرة مدهشة... ...أن في كل مرة يذهب المرء فيها إلى المتنزه... ...أو يسير في شارع على جانبيه أشجار وارفة أو عبر شارع وارف الظلال،... ...يستطيع المرء أن يرى ظلال هذه الحيوانات الهائلة؟
    Bu grafiklerin hepsinde de gördüğünüz gibi Eğri grup-içinde, otoritede, saflıkta yükseliyor. Ki bu, ülkelerden her birinde tartışmalar kötülük ve iyilik üzerine değil. TED لاحظ أيضاً أن في كل هذه الرسوم , المنطقة منحدرة في جزء مجموعات السلطة , النقاء . الشيء الذي يظهر أن داخل كل دولة , الإختلاف ليس بسبب الضرر والعدل .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more