| Daha dün ajansta, "Hayır, sana göre iş yok" dediler. | Open Subtitles | بالأمس قالت لي الوكالة أن ليس لديهم شيء لي |
| Bakış açılarından, naquadria bombasıyla ilk vuruşu yapmaktan başka çareleri yok. | Open Subtitles | سيروا الأمر، أن ليس لديهم فر صة سوى أن يضربوا أولاً بقنبلة النكوادريا |
| O gece ne olduğuyla ilgili hiçbir fikirleri yok. | Open Subtitles | أن ليس لديهم أدنى فكرة عما حدث تلك الليلة |
| Tabir-i caizse. Dilleri yok. İhtiyaçları yok. | Open Subtitles | ... الأمر أن ليس لديهم لغة ليسوا بحاجة لها |
| Varoşlarda mı büyüdün, yoksa Canosia Wisconsin'de varoş yok mu? | Open Subtitles | -هل نشأت في المخطط؟ أم أن ليس لديهم مخططات في كينوشا؟ |
| Bildiğim kadarıyla, onların Mets'le bir ilgileri yok. | Open Subtitles | (قرانفل وباكستر) , كل ما أعرف أن ليس لديهم صلة بفريق ال(ميتس) |
| - Charlotte ve Samantha'yı arayıp uygunlar mı sorarım, bugün Büyük yemeğe çıkacak, yani planımız yok. | Open Subtitles | لأرى إن كانوا متفرغين و بما أن (بيج) لديه ذلك العشاء فأعتقد أن ليس لديهم خطط لليلة |
| - Silahları yok demiştin! | Open Subtitles | -لقد قلت أن ليس لديهم رشاشات |