| Ama bu gelecek bilgi ile silahlı, biz bu kez olmaz emin olmak için denemek zorunda. | Open Subtitles | إنه أمر ممكن . أي شيء ممكن لكن الإحاطة بالمعرفة المستقبلية يجب أن نتأكد أن لا يحدث هذا الشيء هذه المرة |
| Ah, sadece son sınıfların unutulmaz bir son gün yaşayacaklarından emin olmak istedik. | Open Subtitles | نريد أن نتأكد أن الخريجين سيحصلون على يوم أخير مميز |
| Buradaki bütün esasların örtülü olduğundan emin olmalıyız. | Open Subtitles | لابد أن نتأكد أن كل قواعدنا هنا تم تغطيتها |
| Sadece elimizdekilerin yeterli olduğundan emin olmak istiyoruz hemde onu halledicek kadar. | Open Subtitles | نريد فحسب أن نتأكد أن لدينا الحماية الكافية لنقوم حتى بمقاتلته |
| Virüsün kontrol altına alındığından ve daha fazla tehdit oluşturmadığından emin olduğumuz zaman. | Open Subtitles | بمجرد أن نتأكد أن الفيروس تم إحتواءه وأنه لم يعد هناك تهديد |
| Zoya ve Nika'nın ayrı sindirim sistemleri kullandığından emin olduğumuz için duruma bağlı olarak, birinden diğerine güvenli nakil yapabiliriz. | Open Subtitles | بمجرد أن نتأكد أن " زويا " و " نيكا " لدى كلاً منهن الدورة الدموية الخاصة بها سنكون قادرين على نقل الدماء بسهولة من إحداهم إلى الأخرى وذلك يعتمد على حالتهم الفردية |
| Ben bunu sadece emin olmak istediğim için soruyorum. | Open Subtitles | .. أنا أقول هذا فقط لأني أريد أن نتأكد أن يتم الأمر هذه المره |
| Evinizin toksinden arındığından emin olmak istiyoruz böylece bir daha kimse hastalanmasın. | Open Subtitles | نريد أن نتأكد أن هذا البيت خالى من السموم فلا يصاب شخص أخر بالمرض |
| Senin üçüncü kurban olmadığından emin olmak istedik. | Open Subtitles | لقد أردنا أن نتأكد أن لستِ التضحية الثالثة |
| Her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak zorundayız. | Open Subtitles | نريد أن نتأكد أن الأمر يمضي على شكل صحيح فقط |
| Her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak zorundayız. | Open Subtitles | نريد أن نتأكد أن الأمر يمضي على شكل صحيح فقط |
| Bu iki durum da belirsizlik dolu, yani bir olasılık sorunu ve bizim de ikisi arasında yeterli bir güvenlik marjini olduğundan emin olmamız gerekiyor. | TED | وكلاهما، بالمناسبة، يخضع للشك عادة، وبالتالي فهي مشكلة احتمالية، وعلينا أن نتأكد أن هناك هامش مناسب للسلامة بين الاثنين، بالطبع. |
| Yani orangutanlara yardım etmek istiyorsak -aslında yapmak için yola çıktığım- yerel insanların bundan fayda sağlayacak olanlar olduğundan emin olmalıyız. | TED | لذا إذا أردنا مساعدة القردة -- وهو الذي خططت لفعله -- فعلينا أن نتأكد أن السكان المحليين هم المستفيدون. |
| Biz bunun gerçek olduğundan emin olabiliriz,bilirsin,olanın. | Open Subtitles | يجب أن نتأكد أن الأمر حدث بالفعل |
| Ogre'nin yardımcı olduğundan emin olacağız. | Open Subtitles | ويجب أن نتأكد أن "أوجرى" ستساعدنا كوبرال ريز" سوف يأخذك" |
| Sadece bulacağımız dairenin kusursuz olduğundan emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | أردننا أن نتأكد أن الشقة تكون مثالية |
| Fiona'nın gelecek şovunun baş döndürücü olduğundan emin olmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نتأكد أن عرض "فيونا" التالي سيكون ضارباً جداً |