| Derim ki, bu öldürmüş veya öldürmemiş olabileceğiniz bu insanlar çok kötüydü. | Open Subtitles | سأقول أن هؤلاء الأشخاص الذين ربما تكونون قتلتموهم أو لا، كانوا أشرار |
| Gerçek şu ki bu insanlar artık kaide değil, onlar istisna. | TED | الحقيقة، أن هؤلاء الأشخاص لم يعودوا القاعدة، بل الاستثناء. |
| Ancak varsayılım ki bu insanlar dediklerine gerçekten inanıyorlar. | TED | لكن دعونا نفترض أن هؤلاء الأشخاص يؤمنون بذلك حقًا |
| Aşağılık herifler, tutup ertesi gün orada olmanı isterler. | Open Subtitles | تعرف بها أن هؤلاء الأوغاد يريدونك أن تخرج فى اليوم التالى |
| İddia makamı, bombacıların bu kişiler olduğunu kanıtlayacaktır. | Open Subtitles | الإدعاء العام سيثبت أن هؤلاء هم المتسببين بالتفجير |
| Evet, ben hep söylerim bu çocukların gözaltı memuruna ihtiyaçları var. | Open Subtitles | نعم، دائما كنت أقول أن هؤلاء الأطفال يحتاجوا إلى شرطى مراقب |
| Tabii ki bu insanlar bu şeylere inanarak doğmadılar. | TED | الآن، من الواضح أن هؤلاء لم يولدوا وهم يؤمنون بهذه الأشياء. |
| Bir avukat olarak söylemeliyim ki, bu insanlar yasayı, ve yerleşik kararları icat ediyorlar. | TED | وكمحامي، أن هؤلاء الناس يصنعون القانون وبلزوم ما سبق تقريره وأشياء من هذا القبيل طوال مسيرتهم. |
| Buraya kadarı kolaydı ama sonra muhtemelen gelişigüzel bir tercih yaptım ve söyleşeceklerimin belli bir yaşın üstünde olmasını tercih ettim ki, bu kararım ekrana epey yaşlı bir görüntü yansımasına yol açtı. | TED | كان هذا سهلا، و لكن بعدها إتخذت قرار، ربما هو تَعسفي، أن هؤلاء الأشخاص يجب أن يكونوا في فئة عمرية معينة، و التي كانت تبدو في بداية هذا البرنامج حقاً كبيرة في السن. |
| Ve anladım ki bu bireyler etraflarındaki diğer insanlarla dörtlü bağlar oluşturacaklar. | TED | ثم أدركت أن هؤلاء الأفراد سيصبحوا في رباعي مع زوجين آخرين من الناس القريبين. |
| Demem o ki bu insanlar ne yaptığını biliyor. | TED | أقصدٌ أن هؤلاء الاشخاص عرفوا ما كانوا يقومون به. |
| Teknoloji bizi o kadar pençesine almış ki, bu dahilerin bizden çok şey bildiklerini sanıyoruz. | Open Subtitles | نحن مروعون بهذه التكنولوجيا لدرجة أننا نعتقد أن هؤلاء المهووسين يعلمون أكثر مما نعلم |
| Listeye yazıldım. Bu da demek ki bu çocukların hepsi benim kardeşim olacak. | Open Subtitles | سأنخرط، هذا يعني أن هؤلاء الشبان سيكونون اخوتي |
| Yemin ederim ki bu ikisi Amerikan kralı gibiler. | Open Subtitles | اقسم لك أن هؤلاء كالعائلة الأمريكية المالكة |
| Ama herkes bilmeli ki bu önümde oturan bayanlar da kendi "G"lerini arıyor olacaklar. | Open Subtitles | أن هؤلاء الفتيات يجلسون في المقدمة أيضاَ يسعين لفوزهن هذا الأسبوع |
| Sen de gayet iyi bilirsin ki, bu hayvanların hepsi kuş beyinlidir. | Open Subtitles | أنت تعرف تماماً, أن هؤلاء الحيوأنات عقولهم مثل عقول العصافير |
| Yani diyorsunuz ki bu generaller tetiği çekmek için bir bahane arıyorlar. | Open Subtitles | اذاً تعتقدان أن هؤلاء الجنرالات يبحثون عن عذر للضغط علي الزناد |
| isviçrelilerin çok sinsi herifler olduklarini söylemeliyim. | Open Subtitles | سأحرك مؤخرتي يجب أن أقول أن هؤلاء السويسريين أوغاد ملاعين |
| İddia makamı, bombacıların bu kişiler olduğunu kanıtlayacaktır. | Open Subtitles | الإدعاء العام سيثبت أن هؤلاء هم المتسببين بالتفجير |
| Ve bu çocukların buna ihtiyacı yok. Merhamete ihtiyaçları yok. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي أعتقد أن هؤلاء الأولاد لا يحتاجونه |