| Hiç kimse geleceği hakkında bu kadar çok şey bilmemeli. | Open Subtitles | لا يجب أن يعلم أي أحد هذا القدر عن مصيره |
| Hiç kimse kaderi hakkında fazla şey bilmemeli. | Open Subtitles | لا يجب أن يعلم أحد الكثير عن مصيره. حسناحسنا. |
| Kimse bilmeden revire inmemiz gerek. | Open Subtitles | علينا ان نصل الى المستوصف دون أن يعلم أحد. |
| Ne olursa olsun, bir erkek kadının kalbini nereden yakalayacağını bilmeli. | Open Subtitles | مهما كان, يجب علي الرجل أن يعلم كيف يكسب قلب المرأة |
| - Ya öyle, ya da kimsenin başarısız olduklarını bilmesini istememişler. | Open Subtitles | إما ذلك, أو أنهم لم يريدوا أن يعلم أحد أنهم فشلوا |
| Herkes bilsin ki, işin ucunda büyük para var; beş milyon dolar. | Open Subtitles | ، أُريد أن يعلم الجميع أنني سأدفع ...أمولاً ضخمة |
| Senin gibi biri bunu anlamaz zaten. Bunu kimsenin öğrenmesini istemiyorum. | Open Subtitles | شخص مثلك لن يفهم، لا أريد أن يعلم أحداً بهذا الشأن. |
| - Onun bilmesine gerek yok. Ayrıca o da aynısını yapardı. | Open Subtitles | ليس عليه أن يعلم بالإضافة إلى أنّه كان سيفعل الشيء نفسه |
| Tuvalete düşürdüğümü kimse bilmemeli. | Open Subtitles | لا يجب أن يعلم أحد أنني اسقطتها في المرحاض |
| Hayır, hayır. Tek kelime etme Kimse bilmemeli. | Open Subtitles | لا، لا، لا تنبس ببنت شفة لا يجب أن يعلم أحد |
| Yani kocan dahil CIA'den kimse bunu bilmemeli. | Open Subtitles | لا أحد من المخابرات المركزية يُمكن أن يعلم بذلك من بينهم زوجكِ |
| 18 yıl geçti, ve bebek Tristan alışılmadık aile soyunu bilmeden büyüdü. | Open Subtitles | مضى ثمانية عشر عاما وقد كبر الطفل تريستان دون أن يعلم أي شيء عن ماضيه الغريب |
| Tamam, Birleşik Yurttaşlar'a verilen kararla şirketler paranın nereden geldiğini kimse bilmeden, istenilen siyasi adaya, sınırsız bağış yapma hakkı hazandı. | Open Subtitles | حسنًا,قرار المواطنون المتحدون سمح للشركات بالتبرع بأي مبلغ من المال لأي مرشحٍ سياسي من غير أن يعلم أحد مصدر المال. |
| Yetkili biri, kendisine emanet edilen bir hastanede neler olduğunu bilmeli. | Open Subtitles | المسؤول عليه أن يعلم كلّ ما يحدث في المستشفى المؤتمن عليه تحت رعايته. |
| Ancak aynı zamanda benim istediği tüm dev füzeleri elde edebilecek tarzda bir kız olduğumu bilmesini salık veririm. | Open Subtitles | لكن عليه أن يعلم أنني ذلك النوع من الفتيات التي بإمكانها أن تأخذ كل أنواع القذائف العملاقة التي تريدها |
| Herkes bilsin ki Steve beni 1 gece önce tuvalette sikti | Open Subtitles | أريد أن يعلم الجميع- نعم؟ - أني بعد أن ضاجعني ستيف" ذات ليله" |
| Herkesin öğrenmesini istemedi çünkü ailesinin gelip işlerinin kontrolünü almaya çalışmasından korkuyor. | Open Subtitles | لم ترد أن يعلم الجميع خشيةً أن تأتي العائلة وتتدخّل في شؤونها |
| Biz gideriz, onlar kalır başka kimsenin bilmesine gerek yok. | Open Subtitles | نحن نغادر هم يبقون لا يجب أن يعلم احد آخر |
| Kimse opera hakkında bu kadar çok şey bilemez. | Open Subtitles | من المستحيل أن يعلم أحد عن الأوبرا كل هذه المعلومات |
| Hayatımı böyle bir şey için neden tehlikeye attığımı öğrenmek istiyordu. | Open Subtitles | هو يريد أن يعلم لماذا أخاطر بحياتي من أجل شيء كهذا؟ |
| Kolay yoldan para kazanabilirim, kimse de öğrenemez sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنني أستطيع كسب مال سريع دون أن يعلم أحد |
| Sonunun hapis olacağını bilmeliydi. | Open Subtitles | كان يجب عليه أن يعلم بأن مؤخرته سينتهي بها الحال في السجن |
| Kimse bilmeyecek, sadece üçümüz bileceğiz. | Open Subtitles | لايجب أن يعلم أحدٌ بالأمر فقط نحن الثلاثة |
| FBI'in insan haklari ihlali ilgili olarak iletisime geçip geçmedigini bilmek istedi. | Open Subtitles | أراد أن يعلم لو تواصلت معي المباحث الفيدراليّة حول قضيّة حقوق مدنيّة. |
| Şimdiden bir şeyleri bildiğini düşünebiliriz. | Open Subtitles | كويل جيد لذا من المحتمل أن يعلم ماذا نفعل |
| Bir böcekbilimcisi altın hakkında nasıl bu kadar çok şey bilebilir? | Open Subtitles | كيف لأختصاصى جراثيم أن يعلم كل هذا عن التراب |