"أن يغير" - Translation from Arabic to Turkish

    • değiştiremez
        
    • değiştirebilir
        
    • değiştirir
        
    • değiştirmeden
        
    • değiştirecek
        
    • değiştirmeye
        
    • değiştiremezsin
        
    • değiştirmek
        
    • değiştirmez
        
    • değiştirsin
        
    • değiştirmesi
        
    • değiştirmesine
        
    • değiştirmemeli
        
    Söyleyeceğin hiçbir şey şu an senin için hissettiklerimi değiştiremez. Open Subtitles لايوجد شيء تستطيعين قوله يمكن أن يغير طريقه شعوري الآن
    Yapamazsın. Tanrı bile gerçeği değiştiremez. Open Subtitles لن تستطيعى ،حتى الرب لا يستطيع أن يغير الحقيقة
    Bugün bildiğimiz sağlık hizmetlerini değiştirebilir hastalıkları anlamamızı geliştirebilir ve birçok hayatı kurtarabiliriz. TED هذا يمكن أن يغير العناية الصحية التي نعرفها اليوم، ويحسن فهمنا للأمراض المزمنة ويحافظ على العديد من الأرواح.
    Bu yolla tek bir elektron atomun şeklini temelinden değiştirir. Open Subtitles بهذه الطريقة يمكن لإلكترون واحد أن يغير شكل الذرة جذرياً
    Ama ciddi söylüyorum, bu salak fikrini değiştirmeden önce gitmek zorundayım. Open Subtitles لأكون جديًا علي الذهاب قبل أن يغير ذلك الغبي رأيه فيّ
    Ve bunun sonucunda ortaya sadece farklı bir tür ürün ortaya çıkmamış, ayrıca, birbirimiz arasındaki ilişkiyi de değiştirecek potansiye sahip olmuştur. TED وانه ليس مجرد أنه ينتج نوعا مختلفا من الناتج في النهاية، فمن المحتمل أن يغير الطريقة التي نتعامل بها مع بعضنا البعض.
    Hükümeti, Dakota'daki Kızılderililere karşı tutumunu... değiştirmeye ikna etmek için yazmıştı. Open Subtitles لقد حاول أن يغير سياسة الحكومة . تجاة الهنود
    Yaşarken babanı, anneni ya da çocuklarını değiştiremezsin karını ya da kocanı değiştirebildiğinden daha fazla. Open Subtitles ضمن الحياة الواحدة فإن المرء لا يستطيع أن يغير أباه و أمه و أبناءه تماماً كما أنه لا يستطيع أن يغير زوجاً أو زوجة
    - Hiçbir şey duygularımı değiştiremez. Open Subtitles لا يوجد شيء يمكن أن تقوليه لي يمكن أن يغير مشاعري نحوك
    Bunun üzerinde uzun süre düşündüm ve sana söyleyeceğim, söyleyeceğin hiçbir şey sana olan hislerimi değiştiremez. Open Subtitles لقد فكرت في هذا طويلاً وبعمق وأنا أخبركِ بكل ثقة ليس هناك ما يمكنكِ قوله ويمكنه أن يغير من مشاعري تجاهك
    Ve ne kadar bira içersen iç, ne kadar barbekü yersen ye ya da k*çın ne kadar büyürse büyüsün, dünyada hiç bir şey bunu değiştiremez. Open Subtitles فلا يعني بأي حال كم من البيرة شربت أو من الباربيكيو أكلت أو كم كان مقدار زيادة مؤخرتك سمنة لا شئ يمكنه أن يغير تلك الحقيقة
    bilgisayar, ekrandaki resmi değiştirebilir ve kafanın hareketlerine cevap vermesini sağlayabilir. Şimdi tekrar buna dönelim. TED يمكن للحاسوب أن يغير الصورة على الشاشة ويجعلها تتجاوب مع حركة الرأس فلننتقل إلى ذلك
    Bu yöntem kağıtla olan ilişkinizi tamamen değiştirebilir. TED في مقدور هذا أن يغير تماما الطريقة التي نتعامل بها مع الورق.
    Ancak fazla alkol kullanımı, enzim aktivitesini değiştirebilir, böylece o yan üründen daha fazla üretilir, bu da makul bir asetaminofen dozu alınsa bile bu durum karaciğer hasarına neden olabilir. TED لكن تناول الكحول بكميات كبيرة يمكن أن يغير من نشاط الإنزيم لذلك فإنتاج أكثر من تلك المادة السامة، قد يؤدي إلى إتلاف الكبد حتى مع ما يعتبر جرعة آمنة من الأسيتومينوفين.
    Bir kavga oyunun hızını değiştirir, havayı temizler, beraberliği bozar. Open Subtitles القتال يمكنه أن يغير زخمَ المباراة. تنقية الأجواء،الخروج من مأزق.
    Bu onu nasıl değiştirir, asıl bunu kestirmek mesele. Open Subtitles إلى إلى حدّ يمكن أن يغير هذا من طبيعته، هذا هو السؤال
    Hızlıca, Theophanes fikrini değiştirmeden toparlanıp çıkalım. Open Subtitles فقط نضع الأشياء في مكانها لتجهيزها قبل أن يغير ثيفينس رأيه.
    Haydi. Birileri fikrini değiştirmeden bu eyaletten tüyelim. Open Subtitles هيا يا رجل , لنغادر هذه الولاية قبل أن يغير البعض رأيهم
    Ve bu da dünyayi bildiğimiz gibi değiştirecek. TED وهذا الإنتقال بإمكانه أن يغير العالم الذي نعرفه.
    Hükümeti, Dakota'daki Kızılderililere karşı tutumunu... değiştirmeye ikna etmek için yazmıştı. Open Subtitles لقد حاول أن يغير سياسة الحكومة . تجاة الهنود
    Ama Asia'la ben, birbirimi seviyoruz. Bunu değiştiremezsin. Open Subtitles لكني احبها وهي تحبني، ولا أحد يمكن أن يغير ذلك.
    Ve farkına vardığım hayatımı değiştirmek üzere olduğumdu. TED وهذا الإدراك كان على وشك أن يغير حياتي.
    İşte uğraştığımız zihniyet bu ve eleştirmek bunu değiştirmez. TED وتلك هي العقلية التي نتعامل معها، والنقد ليس بوسعه أن يغير من ذلك.
    Üstünü değiştirsin, yoksa gidemez. Open Subtitles أعتقد أنه يجب أن يغير ملابسه أو لايمكنه الذهاب
    Bir günün tüm hayatını değiştirmesi ilginç. Open Subtitles من المدهش أن يوم واحد يمكنه أن يغير باقي حياتك
    - Elbette etti ama öyle bir adamın tarihi değiştirmesine izin veremeyiz. Open Subtitles بالتأكيد أغواني، ولكن لا يمكننا ترك رجل أن يغير التاريخ بتلك البساطة.
    Bunların hiçbiri amacınızı değiştirmemeli. Open Subtitles لا يجب أن يغير هذا من مهمتكم في شئ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more