| Görünüşe göre, okullarını değiştiriyorlarmış ve yanlışlıkla evrakları bize gönderilmiş. | Open Subtitles | يبدو أنهم كانوا متنقلن من المدرسة وتركت أوراقهم بالخطأ |
| Ben asıl mevzunun evrakları olmadığı için biliyorum. | Open Subtitles | سمعت أن السبب الحقيقي هو أنهم لا يستطيعون العثور على أوراقهم |
| evrakları eksiksiz. | Open Subtitles | ستكون أوراقهم خالية من أى أخطاء |
| Karşı görüş, insanları görünüşlerine göre kenara çekip evraklarını soran bir ülke olmak istemediğimiz yönünde. | Open Subtitles | والخلاف الدائر عن أننا لسنا دولة تقوم بجذب الناس وتوقفهم جانبًا للتحقق من أوراقهم الثبوتية بناء على منظرهم؟ |
| Ya evraklarını imzalamanı ya da seni asmayı isteyecekler. Ne sebeple asacaklar? | Open Subtitles | سيريدوا منكِ أن توقعي أوراقهم أو يشنقوكِ |
| Dinle şimdi, iki şirket adamını öldürdün ve Leith'ten borç toptak alan bin Westerlyn'linin Belgelerini çaldın. | Open Subtitles | أسمع, أنت قتلت أثنين من الحراس الشركة وسرقت أوراقهم من بين 1000 من شعب ويسترلي الذين لديهم الحق في العيش على ليــــث |
| Sadece bir çift. Belgelerini kontrol ediyorum. | Open Subtitles | لقد أوقفت اثنين جانباً سأفحص أوراقهم ؟ |
| Tüm evrakları sahte. | Open Subtitles | كل أوراقهم مزورة |
| evrakları kontrol ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتفقدون أوراقهم |
| Tüm evraklarını buraya koydum. - Ne arayacağım? | Open Subtitles | أنا أضع كل أوراقهم هنا |
| evraklarını imzalayacağız. | Open Subtitles | سوف اوقع على أوراقهم |
| Joe'nun doğumundan beri evraklarını güncellemediler. | Open Subtitles | لم يقوموا بتحديث أوراقهم منذ مولد (جو). |
| Göçmenlerin sürekli yabancı kaydı Belgelerini taşımalarını gerektiriyor, ...polisin Birleşik Devletler'de yasadışı bulunduğundan şüphelendiği kişileri sorgulamasını sağlıyor ve yasadışı göçmenleri işe alan kişileri hedefliyor. | Open Subtitles | ويفرض على المهاجرين حمل أوراقهم الثبوتية طوال الوقت, ويفرض على الشرطة سؤال الناس عنها إن كان هنالك سببًا للإشتباه, إنهم في الولايات المتحدة بطريقة غير قانونية, |
| Belgelerini görmeme izin ver. | Open Subtitles | دعني أرى أوراقهم |