| Bizim için ana başlık tabi ki Doğu Avrupa'nın geleceği ve bilhassa Polonya'ydı. | Open Subtitles | بالنسبة لنا، بالطبع، كان الشاغل الرئيسي هو مستقبل أوروبا الشرقية ومن قبلها بولندا |
| Bir zamanlar, Doğu Avrupa'da küçücük bir köy vardı, bir yahudi köyü. | Open Subtitles | كان يا ما كان قرية صغيرة يهودية في أوروبا الشرقية تسمى شتليت،. |
| Son 24 saat içinde Doğu Avrupa'dan gelen uçuşlarla başlasın. | Open Subtitles | هذا وصلوا من أوروبا الشرقية خلال ال 24 ساعة الماضية |
| Moskova, protestoları bastırmak adına başlıca Doğu Avrupalı Komünistlerin mahkemelerinin gösterilmesi emrini verdi. | Open Subtitles | لقمع الإحتجاجات، أمرت موسكو بمحاكمات صورية لقياديّ أوروبا الشرقية الشيوعيين |
| Doğu Avrupa'daki Yahudi nüfusu ise buna coşkuyla karşılık veriyor. | TED | والرد على هذا من طرف الساكنة اليهودية في أوروبا الشرقية كان عاطفيا. |
| Doğu Avrupa. Orada yıllarca çalışabiliriz. | Open Subtitles | أوروبا الشرقية يمكننا أن نعمل هناك لسنوات |
| Doğu Avrupa teklifini reddettiğimi bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | أردت أن أخبرك برفضى لوظيفة أوروبا الشرقية. |
| Yeni anlaşmayla Sovyet Birliklerinin Doğu Avrupa'da bulunması yasal zemin kazanmıştı. | Open Subtitles | أجازت المعاهدة الجديدة تواجد القوات السوفيتية في أوروبا الشرقية |
| Onların ayrılışı bazı insanlara bir gün Sovyet birliklerinin Doğu Avrupa'dan da ayrılabilecekleri ümidini aşılamıştı. | Open Subtitles | أعطى رحيلهم بعض الناس الأمل في أنّ يسحب الجيش السوفيتي يومًا ما قواته من أوروبا الشرقية |
| Müttefikler, savaş sonrasında Doğu Avrupa'nın Sovyet hakimiyet alanı olmasında anlaştılar. | Open Subtitles | اتفق الحلفاء أنه في مرحلة ما بعد الحرب ستكون أوروبا الشرقية منطقة خاضعة للنفوذ السوفياتي |
| - Dört kişi, hepsi yabancı. Muhtemelen Doğu Avrupa'dan. | Open Subtitles | أربعة ويعتقد أنهم من أوروبا الشرقية ولايوجد سجلات لبصماتهم |
| - Adamlarımız kimler? - Dört kişiler, hepsi de yabancı. Muhtemelen Doğu Avrupa'dan. | Open Subtitles | أربعة ويعتقد أنهم من أوروبا الشرقية ولايوجد سجلات لبصماتهم |
| Ama bir Doğu Avrupa işçiliği için fena sayılmaz. | Open Subtitles | ولكن من أجل أوروبا الشرقية فهذا ليس بالأمر السيىء |
| Tezimi Doğu Avrupa folk müziği üzerine yaptım. | Open Subtitles | لقد كانت أطروحتي حول الموسيقى الشعبية في أوروبا الشرقية |
| Ruslar günah keçisi arıyorlardı ve bedeli Doğu Avrupa Yahudileri ödeyecekti. | Open Subtitles | كان الروس يبحثون عن كبش فداء، و يهود أوروبا الشرقية كانوا كبشاً نموذجياً |
| 1nci Dünya Savaşı sırasında Doğu Avrupa'da kaç tane Yahudinin öldürüldüğünü kimse bilmiyor. | Open Subtitles | لا يعرف أحد عدد اليهود الذين قتلوا في أوروبا الشرقية خلال الحرب العالمية الأولى |
| Bunu Doğu Avrupa'da yanan bir deponun külleri arasında bulduk. | Open Subtitles | كوميديان آخر لقد وجدنا هذا البيان في رماد هذا المستودع المحروق في أوروبا الشرقية |
| Doğu Avrupalı kadınları çıkarları karşılığında Kanada sınırı üzerinden özel Hint bölgesine pazarlıyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء القوم ينقلون نساءاَ من أوروبا الشرقية ضد رغبتهن عبر الحدود الكندية من خلال الأراضي الواقعة تحت سيطرة الهنود الحمر |
| Doğu Avrupalı kadınları çıkarları karşılığında pazarlıyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال حركة المرور نساء أوروبا الشرقية |
| O tam bir Doğu Avrupalı piliç. | Open Subtitles | سيكون هناك فتاه من أوروبا الشرقية |
| Doğu Avrupalılar herkese öcü gözüyle bakarlar. | Open Subtitles | آه، هؤلاء الرجال أوروبا الشرقية اعتقد الجميع على بعبع. |