| O kılıcı kullanarak kahraman olacağını... düşünen ilk kişi değil. | Open Subtitles | ليس أوّل شخص يعتقد أنّ حيازة ذلك السيف سيجعله بطلاً |
| İşte anlaşma. İnanın ya da inanmayın, hayatımı kurtaran ilk kişi değilsiniz. | Open Subtitles | هاكِ ما بالأمر ، صدّقي أو لا تُصدّقي أنتِ لم تكوني أوّل شخص يُنقذ حياتي |
| Bak, elimizde bu olayla ilgili herhangi bir şey gerçek hayata ilişkin herhangi bir kanıt olsaydı inan bana balistikle veya adli tıpla konuşan ilk kişi ben olurdum. | Open Subtitles | انصت، إذا كان لدي شيئاً أسير على دربه هنا، أيّ حياة ناجية تقودنا إلى أيّ شيء. صدّقني، سأكون أوّل شخص يتكلّم بالعقل |
| İlk insan öldürüşüm, uzmanlığımın ikinci senesindeydi. | Open Subtitles | أوّل شخص قمت بقتله، كان في السنة الثانية من عملي |
| Benimle bir şey deneyebileceğini düşünen ilk kişiydi o ama 1000 dolar avukatlık ücreti var ve ben beş parasızım. | Open Subtitles | إنّه أوّل شخص تحدّثت إليه والذي يظن أنّ لديّ فرصة كبيرة، ولكنّه أخذ عربون ألف دولار، وأنا مفلس. |
| Uzun zamandan beri beni gülümsetebilen ilk kişisin. | Open Subtitles | أنتِ أوّل شخص يجعلني أبتسم منذ مدّة طويلة جدًا |
| Bu olanlar basladigindan beri ilk kez biri benden bunu istemisti. | Open Subtitles | كان أوّل شخص يطلب منّي ذلك منذ بدأ الأمر. |
| Kim olduğunu öğrenmek için çabalayan ilk kişi ben değilim. | Open Subtitles | لستُ أوّل شخص أراد أخذ الوقت ليتعرّف على أصله |
| Bana "Bir cinayet soruşturmasında tesadüf diye bir şey yoktur" diyen ilk kişi sendin. | Open Subtitles | أنتِ أوّل شخص يقول لي أنّه لا توجد صدف في التحقيق بجريمة قتل |
| Bu konuda konuştuğun ilk kişi ben miyim? | Open Subtitles | يرون على ماذا يخطط نجوم الأفلام هل أنا أوّل شخص تخبره عن هذا؟ |
| Asa parçası için aradığım ilk kişi oydu. | Open Subtitles | فقد كانت أوّل شخص أتّصل به لتحديد مكان جزء تلك العصا |
| Cevabımı ciddiye alan ilk kişi sensin. | Open Subtitles | إنّكَ أوّل شخص أخذ إجابتي على محمل جاد. |
| Sabahtan beri burada gördüğüm ilk kişi sensin aslında. | Open Subtitles | إنّك أوّل شخص أراه هنا طوال الصباح |
| Ama hayır'ı cevap olarak kabul etmemeni söyleyecek ilk kişi de o. | Open Subtitles | لكنّه أيضا أوّل شخص سيخبرك بألاَّ تقبل بـ "لا" كإجابة من أي أحد |
| Sabahtan beri burada gördüğüm ilk insan sensin. | Open Subtitles | أتعلم؟ إنّك أوّل شخص أراه هنا طوال الصباح |
| 100 yıl sonra dünyaya ayak basan ilk insan olarak mesela. | Open Subtitles | كأن تكوني أوّل شخص يطأ الأرض منذ 100 عام |
| Sana kötü haber vermek istemem ama Tanrı'ya inanıyorum diye bana ahmak diyen ilk insan sen değilsin. | Open Subtitles | حسناً, أنا أكره أنْ انقل لك الخبر، ولكنّك لست أوّل شخص يدعوني بالحمقاء لأنّني أؤمن بالرب. |
| O bencil bir sokak faresinden daha fazlası olabileceğime inanan ilk kişiydi | Open Subtitles | كانت أوّل شخص يؤمن بقدرتي لأكون أكثر مِنْ مجرّد مشرّد أنانيّ |
| - Evet. Saldırı olduğunu haber veren ilk kişiydi. | Open Subtitles | هو كان أوّل شخص أستُدعِيَ و أبلغوه بالهجوم |
| Uzun zamandan beri beni gülümsetebilen ilk kişisin. | Open Subtitles | أنتِ أوّل شخص يجعلني أبتسم منذ مدّة طويلة جدًا |
| Bu olanlar başladığından beri ilk kez biri benden bunu istemişti. | Open Subtitles | كان أوّل شخص يطلب منّي ذلك منذ بدأ الأمر. |
| Bırakın da egomu kaldırımlara atan ilk ben olayım. | Open Subtitles | دعوني أكون أوّل شخص يتخلّص من غروره |