| Biz Idaho'luyuz, Ekim'de soğuk olur. | Open Subtitles | 'لاننا, من أيداهو, يصبح الجو باردا في اكتوبر. |
| Oregon'a, Idaho'ya hatta Montana'ya da bak. | Open Subtitles | حسنا تفقدي ولايات أوريغون و أيداهو و مونتانا حتى |
| Idaho, Montana, tanınmayacağın bir yere git. | Open Subtitles | إذهب إلى أيداهو , مونتانا مكان ما لا يحتاج إلى أي توقيع عقود |
| - Reed Snyder 29 yaşında. Idaho'da küçük bir çiftlikte doğdu, ailesi evde eğitim verdi. | Open Subtitles | عمره 29، ولد في مزرعة صغيرة في "أيداهو"، تلى تعليم منزلي بواسطة والديه |
| Dün gece burada bile değildi. Tüm hafta boyunca Idaho'daydı. | Open Subtitles | هو لم يكن هنا ليلة أمس حتى كان في "أيداهو" طوال الأسبوع |
| Kesinlikle Idaho'lu olamazdı. | Open Subtitles | بالتأكيد عاطفية أنه سيكون من أيداهو. |
| Evet seytan 10 yil önce Shoshone, Idaho çevresinde görülmüs. | Open Subtitles | أجل، آثار شيطانية منذ عشرة أعوام كلها "متركزة في بلدة "شوشون" بولاية "أيداهو |
| Burası Idaho olabilir ama o kadar da sapkın değiliz. | Open Subtitles | ربما هذه "أيداهو" ولكننا لسنا منحرفين لذلك الحد |
| Hııhm! Bu sezon Idaho'ya gidecek misiniz? | Open Subtitles | لستَ واحداً منهم. لماذا "أيداهو" أهو مكانٌ للذهاب إليه هذا الموسم؟ |
| Idaho'daki depo yanmadan önce oradan geçen tüm araçların plakalarını aldın öyle mi? | Open Subtitles | إذاً تفحّصت كلّ سيارة مرّت بقرب ذلك المستودع في "أيداهو" قبل احتراقه؟ |
| Tahtadan bir bot yaptığım Port Townsend, Washington'a doğru bütün yolu yürüdüm. Puget boğazı boyunca ona bindim. Idaho--Washington,Idaho boyunca yürüdüm ve Missoula, Montana'ya doğru aşağı. | TED | مشيت على طول الطريق حتى ميناء "تاونسند" ، "واشنطن" ، حيث قمت ببناء قارب خشبي، قدته حتّى "بوجيه ساوند". "اداهو" -- مررت عبر "واشنطن"، "أيداهو" ونزولا إلى "ميسولا"، "مونتانا". |
| (Alkışlar) İkinci bir yoğurt fabrikası inşa etmek istediğimde kimse Idaho ile ilgilenmiyordu. | TED | (تصفيق) حين رغبنا ببناء مصنعنا الثاني للزبادي، لم تكن أيداهو على شاشة رادار أحد. |
| Sonra geçen gece, Twin Falls, Idaho'da Ely'nin 400 mil kadar kuzeyinde bir antikacı/para aklayıcısı denen kişi açık ve boş bir kasanın yakınında ölü bulundu. | Open Subtitles | ثم الليلة الماضية ، نحو 400 كيلومتر شمال اعل في توين فولز ، أيداهو ... بعض ... العتيقة تاجر / المال غسالة ، زعم ... |
| Chicago'lu bir zenci adamın Idaho'da ne işi olabilir? | Open Subtitles | ماذا يفعل رجل أسود من (شيكاغو) في (أيداهو)؟ |
| Franklin, Preston Idaho'da. Bagwell Nebraska'da. | Open Subtitles | (فرانكلين) في (برستون) بـ(أيداهو) و (باجويل) في (نيبراسكي) |
| Terry de Idaho'daki balıkçı kampına gidecekti. | Open Subtitles | وتيري كان من المفترض (أن يكون مخيم صيد السمك في (أيداهو |
| Idaho'da bir kamp var, onun gibi çocuklarla ilgileniyorlar. | Open Subtitles | يوجد ذلك المخيم في (أيداهو)، وهم يتعاملون مع أطفال مثله |
| Rehberlik danışmanı, bana o yerlerden bahsetti ve Utah ve Idaho gibi yerlerdeler, çünkü eyalet kanunları, çocuklara şiddet uygulamalarına izin veriyor. | Open Subtitles | مستشاره التوجيهي أخبرني بمثل هذه الأماكن وهي موجودة في (يوتاه) و(أيداهو) لأن قوانين الولاية تسمح لهم بضرب الأطفال |
| Idaho. Ne zaman üretimi durduracaklarını haber ver. | Open Subtitles | "أيداهو"، أعلمني بموعد توقّف خط إنتاجهم |
| Evet Idaho. | Open Subtitles | " أيداهو" أرض الجبال و الأنهار و البُحيرات... |