| Elleri o kadar çok kanıyordu ki acil servise gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان عليها الذهاب لغرفة العمليات كانت أيديها تنزف بشدة |
| Öyle Elleri vardı ki süngere gerek kalmazdı. | Open Subtitles | كانت أيديها صلبة جداً ! فلم تحتاج إلى إسفنجات |
| Elleri onun karın kasları üzerinde dolaşıyordur. | Open Subtitles | أيديها تتلمس التعرجات على بطنه |
| Topluluğun diğer üyeleri yiyecek bir şeyler ararken diğerleri gözlerini korumak için ellerini alınlarında tutuyorlar | Open Subtitles | إنّها تبقي أيديها مرفوعه لتحمي عينها وهي تقوم بالمراقبة. في حين أن بقية من بالقبيلة يبحثون عن الطعام. |
| ellerini tırmanmaktan biraz daha fazlası için kullanabiliyordu. | Open Subtitles | كانت أيديها خلال حياتها أكثر قليلا من مجرد أداة للتسلق |
| Zonklayan başı ellerinin arasındaydı. | TED | رأسها، يؤلمها بشدة، كان موضوعًا بين أيديها |
| "O", ellerinin neden bağlı olduğunu merak etti, üstelik sevgilisinin her dediğini yapmaya hazırken. | Open Subtitles | أو تعجبت لماذا قيدت أيديها بينما كَانتْ مستعدّةَ لطَاعَة حبيبِها |
| Anlaşılan, eline boya bulaşan bir tek Debbie değilmiş. | Open Subtitles | يُشاهدُ مثل ديبي لَيسَ الوحيدَ الذي حَصلَ على الطلاءِ على أيديها. |
| Elleri 40 dolarlık fahişenin kalçalarından daha çok titriyor. | Open Subtitles | تَهزُّ أيديها أفضل مِنْ 40$,راقصة تهز خصرها مقابل |
| Efsanevi minik Elleri her şeyi büyük gösteriyor zaten. | Open Subtitles | أيديها الصغيرة جداً تجعل كل شيء كبير |
| - Sadece Elleri soğuk. - Bunun için mi durdun? | Open Subtitles | أيديها فقط باردة توقف |
| "Elleri arkasından bağlanmıştı. Tam önündeyken sendeledi." | Open Subtitles | "أيديها كانت خلفَ ظهرها, مُترنحة أمامه" |
| Elleri ufacıktı, beni gördü ve kendini sakladı. | Open Subtitles | ... أيديها كانت صغيرة جدا |
| Elleri yumuşacık. | Open Subtitles | أيديها ناعمة. |
| Bağırsağının çoğunu almıştık ve geriye kalanı kurtarmayı denemek yerine ellerini havaya kaldırıp, organ nakli için dua etmeyi seçiyor. | Open Subtitles | لقد استأصلنا معظم أمعائه، وبدلاً من محاولة إنقاذ ما تبقى قررت أن ترفع أيديها إلى السماء وتصلي من أجل متبرّعٍ للزرع |
| - ellerini kullanmada üstüne tanınmadığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنها كانت جيدة مع أيديها. |
| Elliot, ellerini gördüm. | Open Subtitles | إليوت، رَأيتُ أيديها. |
| Mathilde, ellerinin titremesini ve aptal durumuna düşmeyi önlemek için ellerini sıkıca kavuşturdu. | Open Subtitles | ماتيلد) شبكت أيديها بإحكام) لتمنعها من الإهتزاز والبكاء تبدو حمقاء |
| Dizleriyle ellerinin üstünde Quint'e doğru emeklerdi. | Open Subtitles | زحفت إليه على أيديها ورُكَبِها، |
| Vücudumu parçaladı, sonra kafamı ellerinin arasına aldı ve gözlerimi yedi." | Open Subtitles | تمزّق في لحمي، ثمّ يحمل ي الرئيس في أيديها ويتناول الطعام خارج البيت عيوني." |
| Ben de ellerinin temiz olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | لذا أريد التأكد من أن أيديها نظيفة |
| Peki küçücük kızın eline eroin nasıl geçti? | Open Subtitles | الآن هكذا a بنت صغيرة إحصلْ على أيديها على تلك؟ |
| Neyse ki, Katya eline bir alev makinası geçirmeden önce.... onu takip edip kızları tuttuğu yeri bulabiliriz. | Open Subtitles | على أمل أننا سنتعقب الرجل عندما يعود إلى مكان الفتيات قبل أن تضع (كاتيا) أيديها على الموقد |