| onların ellerini kesmenizi öneriyorum, çünkü tüm katkıları bundan ibaretti. | Open Subtitles | أقترح أن تقطعوا أيديهم لأن هذا هو ما ساهموا به |
| Bunu yapamıyorlar, ellerini kaldırıyorlar ve ben onlar için yapıyorum. | Open Subtitles | لذا لا يمكنهم فعلها لذا يرفعون أيديهم وأنا أفتحها لهم |
| New York'taki otobüs şoförleri eğer ellerinde cep telefonuyla görülürlerse anında işten kovuluyorlar. | TED | اقالة فورية لسائقي الحافلات في نيويورك ، إذا شاهدوا الهاتف المحمول في أيديهم. |
| Buldukları parlak bir şeyi kurcalarken elleri kopmuş iki çocuk gördüm. | Open Subtitles | رأيت طفلين قطعت أيديهم بفعل إنفجار عندما حاولا أخذ شيء لامع |
| İnsanlar sorguluyorlar, insanlar kendilerini idare ediyorlar, kendi işlerini yönetmeyi öğreniyorlar, geleceklerini kendi ellerine alıyorlar. | TED | يطلب الناس العلم وينظمون أنفسهَم بأنفُسهم. ويتعلمون إدارة حياتهم بأنفسهم. فهم يمتلكون مستقبلهم بين أيديهم. |
| Bana bakmaya bile cesaret edemezken nasıl el kaldırmalarını bekleyebilirsin? | Open Subtitles | اذا كانوا لآيستطيعون رفع. عيونهم كيف يمكن أن يرفعوا أيديهم |
| Faiz uygularken yakalanan herkesi tutuklayıp iki elini de kesmek istiyordu. | Open Subtitles | أراد إلقاء القبض على أي شخص يتلبس بتقاضي الفائدة وقطع أيديهم |
| Bu protezler ellerini kısa süre önce kaybeden insanlarda düzgün çalışıyor, çünkü el kasları hala orada. | TED | وهي تعمل بشكلِ ممتاز للأشخاص الذين فقدوا للتو أيديهم ، لأن عضلات اليدين لاتزال تعمل. |
| Onlar ellerini devlet kurumlarının daha iyi çalışmasını sağlayacak uygulamaları yazmak için kullanıyorlar. | TED | هم يستخدمون أيديهم لبرمجة تطبيقات تجعل الحكومة تشتغل بشكل أفضل. |
| Bunu onların yüzlerinde ve vücutlarında gözlemleyebilirsiniz. Sandalyelerine otururlar ve kendilerini küçültürler ve ellerini şu şekilde kaldırırlar. | TED | تراه في وجوههم وأجسامهم ، يجلسون على مقاعدهم ويجعلون من أنفسهم أصغر. ويفعلون هكذا عندما يرفعون أيديهم. |
| Sonrasinda dikkat etmeye baslamis; ogrencilerin soz almasini isteyince gormus ki hep erkekler ellerini kaldiriyor. | TED | فبدأ يعير الانتباه، وينتظر ليرى من سيرفع يده، فلاحظ أن الطلاب الذكور من كانوا يرفعون أيديهم. |
| İstatistikler gösteriyor ki her beş kişiden dördü tuvaletten çıkarken ellerini yıkamıyor, tüm dünyada. | TED | حسنًا، تظهر الإحصائيات فعليًا أن أربعة من خمسة أشخاص لا يغسلون أيديهم حين يخرجون من المرحاض، عالميًا. |
| ellerinde çok daha fazla problem, ve -- ve böylece. | Open Subtitles | سوف تكون لديهم مشكلة أكبر في أيديهم وأيضا, وكذلك نحن |
| Tarihi geçmiş ve Arap Dünyasındaki genç insanlar bir sabah uyandılar ve gücün kendi ellerinde olduğunu gördüler. | TED | و شباب المنطقة العربية قد استيقظوا في صباح ذلك اليوم و ادركوا ان السلطلة بين أيديهم. |
| elleri ceplerinde, uzun paltolu, kıyafetleri havaya uymayan insanlara bak. | Open Subtitles | وأشخاص أيديهم في جيوبهم معاطف طويلة ملابس لا تناسب الطقس |
| Dönenlerinse saçları bembeyazdı ve yaşlılar gibi elleri tir tir titriyordu. | Open Subtitles | وإن رجعوا يكونوا ضعفاء . أيديهم ترتجف كالجبناء |
| Ve sen ağlarken ben de, çalınan tutar için bir çek göstererek hiddetli küçük ellerine sıkıştırır ve perişan bir koca olarak suçlamaların düşmesi için, özel bir iyilik isterim. | Open Subtitles | وبينما تبكين بحرقه، أظهر شيك بالمبلغ المسروق أضعه في أيديهم وأطلب كإحسان خاص إلى زوج مذهول سحب التهمة |
| ellerine silah alıp savaşmaya... cesareti olmayan bir halk özgürlüğü hak etmez. | Open Subtitles | والناس اللذين ليس لديهم الشجاعة ليمسكون بالسلاح في أيديهم للقتال لا يستحقون حريتهم |
| JM: Açık gözlü arkadaşların elini kaldırır ve ''Ne oluyor size?'' | TED | أصدقاؤك المذهولون سوف يرفعون أيديهم ويقولون ، "ما الذي يجري معكما؟" |
| Muhtemelen bardaydın, elinde bardak, ağzında pipo olan ve seni dinleyen insanların önünde söyledin. | Open Subtitles | أفترض أنك قلت هذا في الحانة وأمام كل مسترقي السمع والكئوس في أيديهم والمزامير في أفواههم |
| Hacıların eline ermişlerin eli değer, Onlar böyle avuç avuca öpüşürler. | Open Subtitles | فان القديسين يلمسهم الناس ويعد تلاقي أيديهم والحجاج للقبلات |
| Buradaki pek çok kişi, bu işten sorumlu olan adamı ele geçirmek istiyor. | Open Subtitles | الكثير من الرجال هنا يريدون ان يضعوا أيديهم على الرجل المسؤول عن كل هذا |
| Hollywood gazetecilerinin eline geçmeden, belki de olayların gerçek yüzünü, gerçeği öğrenmek istersiniz. | Open Subtitles | قبل أن يضع عليه معلقي هوليود أيديهم عليه لربما تود أن تسمع الحقائق الحقيقة الكاملة |
| İnsanlar vardı, birçoğu etrafta toplanmış elleriyle bana uzanmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | كان هناك أناس، أناس كثيرون تجمّعوا بالمكان، ومدّوا أيديهم إليّ. |
| ellerinden uzun bişeyler uçan yaratıklar | Open Subtitles | وكذلك الرجال الذين لديهم مخلوقات بمخالب تخرج من أيديهم |
| Biri atan kalbinizi ellerinin arasında tutuyorsa,.. | Open Subtitles | عندما يقوم شخص ما بوضع قلبك النابض بين أيديهم |
| Bir kere beni ele geçirdiklerinde ya ben onlara içerde öğrendiğim her şeyi öğretecektim, ya da ölecektim. | Open Subtitles | بمجرد أن وضعوا أيديهم علىّ لقد كان أما أن أعلمهم أى شئ تعلمته بالداخل |