| Anlıyorum, o zaman, şu besbelli Bayan Purdy, bu delikanlıdaki seni etkileyen şey neyse çok iyi gizlemiş olmalı. | Open Subtitles | أَرى، حَسناً، ثمّ، من الواضح، الآنسة بوردي، مهما تَرى في هذا الشابِّ هو يَجِبُ أَنْ يَكُونَ مدفونَ جداً بشكل جيد جداً. |
| Burası şimdi ajan kaynıyor olmalı. | Open Subtitles | هذا المكانِ يَجِبُ أَنْ يَكُونَ مليئ بالعملاء من الآن. |
| Mermi başına para aldığına göre, en iyi müşterin olmalı. | Open Subtitles | بالنسبة لتكلّفَة الرصاصةِ، يَجِبُ أَنْ يَكُونَ أفضلَ زبون عندَكَ . |
| Orada olduğum sürece hiç kimse 'topshooter' en iyi vurucu olamaz. | Open Subtitles | دائماً أنا كُنْتُ هناك، لا أحد يُمكنُ أَنْ يَكُونَ القناص الأول |
| Hep en iyi olmak ister, seni yok etmek istedi o kadar. | Open Subtitles | اراد أَنْ يَكُونَ رجلاً في القمةً، لذا هو حاول اخراجك، ذلك كُل شيّ. |
| - İnsanın bu kadar arkadaşı olması harika bir şey! | Open Subtitles | أنه لشيء رائع أَنْ يَكُونَ عِندك العديد من الأصدقاءِ المُخلصين |
| Biliyorsun, Cal, şanslı bir darbe olabilirdi bu. | Open Subtitles | تَعْرفُ،كال،هذا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ ضربة الحظِّ |
| Burada olmalı, hayatım. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ هنا في مكان ما، عزيزي. |
| Çocuğumuzun iyi şeyleri olmalı. | Open Subtitles | أُريدُ الطفلَ أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ أشياءُ جيدةُ. |
| Ne kadar güç olursa olsun, onun için bu bir işkence olmalı. | Open Subtitles | بالرغم من أنَّه قاسيُ هو يَجِبُ أَنْ يَكُونَ تعذيباً |
| Kralın masasında binlerce bağışlama olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ آلافَ عمليات العفو في منضدةِ الملكَ. |
| Balkonda bir çocuk olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ بَعْض الطفلِ في الشرفةِ. |
| Bu çocukluğundaki kazadan daha önemli olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ أعظمَ مِنْ حادثِ طفولتِه. |
| Şu tarafa gitmeliyiz. Kuzeyde bir vaha olmalı. | Open Subtitles | أعتقد يَجِبُ أَنْ نَذْهبَ من ذلك الطريقِ هناك يَجِبُ أَنْ يَكُونَ واحةً إلى الشمالِ |
| İyi de doğru olamaz. | Open Subtitles | حَسناً،ذلك لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ حقيقيَ. |
| Profesör, intikam bu kadar önemli olamaz. | Open Subtitles | أستاذ، إنتقام لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ ذلك المهمِ إليك. |
| Bu kadar vefakar dostlara sahip olmak harika birşey. | Open Subtitles | أنه لشيء رائع أَنْ يَكُونَ عِندك العديد من الأصدقاءِ المُخلصين |
| Hayatımı ben kontrol ediyorum ve bir bebek sahibi olmak istiyorum. | Open Subtitles | أُسيطرُ على حياتِي وأنا أُريدُ أَنْ يَكُونَ عِنْدي a طفل رضيع. |
| Kafasından vurulan Kay'in kanının her yere saçılmış olması gerekirdi. | Open Subtitles | هناك يَجِبُ أَنْ يَكُونَ بَعْض رشّة مِنْ طلقةِ رئيسِ كاي. |
| Daha ne olabilirdi ki? | Open Subtitles | ماذا ما عدا ذلك يُمْكِنُ أَنْ يَكُونَ هناك؟ |
| Evet, burada olsaydın, her şey çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | نعم، هو كَانَ يمكنُ أَنْ يَكُونَ أسهلَ إذا كُنْتَ هنا. |
| Amerika'nın dünyanın en iyi sağlık sistemine sahip olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أُريدُ أمريكا أَنْ يَكُونَ عِنْدَها الرعاية الصحية الأجود في العالمِ، |
| Bu, şehrin düzenine aykırı bir hareket olabilir mi? | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ يَكُونَ إنتهاك لنظام المدينةِ؟ |