| Doğa, bu harabeleri çabucak yutmaya başlayacaktır. | Open Subtitles | الآن، الطبيعة ستتصرّف بسرعة في إبتلاع هذه الأطلال. |
| Boğazımda içki yutmaya çalıştığım zaman kanayan şeyler var o yüzden vücuda sokmak için bir yol bulmam gerekti. | Open Subtitles | لدي تلكَ الأشياء في حلقي تنزف عندما أحاول إبتلاع الخمر لذلك عليَ أن أجد طرق أخرى لأجعله يدخل إلى نظامي |
| Pekala, sümüklü böcek yutma rekoru kimin? | Open Subtitles | من البطل في إبتلاع الدودة البزّاقة؟ سيمبا ثانية |
| Kılıç yutma eski Hindistan'dan gelmektedir. | TED | ! إبتلاع السيف هو من عادات الهند القديمة. |
| Bu sanki biz her şeyi yutmak zorundaymışız da onlar bizimle işe koyulduktan sonra istedikleri gibi tükürebileceklermiş gibi. | Open Subtitles | إنه يجب علينا إبتلاع كل شيء, لكن عندما يكون لهم عمل معنا, يمكنهم البصق بحرية. |
| Fakat avını yutmak zaman alacak. | Open Subtitles | ولكن إبتلاع هذه الوجبه سيأخذ وقتاً |
| Dilini yutmasına engel olmalısınız. | Open Subtitles | إمنعها من إبتلاع لسانها ، ستختنق |
| Hodges'in yanındaki askerlerden biri onun bir şeyler yutmaya çalıştığını farketmiş. | Open Subtitles | أحد جنود البحرية الذين كانوا يحرسون (هوجس) لاحظ أنه يحاول إبتلاع شيء ما |
| Bunu yutmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | .كان يحاول إبتلاع هذه |
| Gerçekte ne istediğini biliyorum, ama Pamela Anderson'un küllerini yutma konusunda rıza göstereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك قلت بما تريده في الحقيقة لا أظن أن الممثلة (باميلا أندرسون) ستوافق على إبتلاع رمادك |
| Gerçekte ne istediğini biliyorum, ama Pamela Anderson'un küllerini yutma konusunda rıza göstereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك قلت بما تريده في الحقيقة لا أظن أن الممثلة (باميلا أندرسون) ستوافق على إبتلاع رمادك |
| Bu bir süre Jane'e karşı olan duygularımı yutmak anlamına gelse de. | Open Subtitles | إذا كان هذا يعني بأنه يتوجب علىّ إبتلاع مشاعري تجاه (جين) ولو لفترة ... فليكُن الأمر كذلك إذن |
| Dil yutmak? Köpük? | Open Subtitles | إبتلاع لسان؟ |
| Dilini yutmasına engel olmalısınız. | Open Subtitles | إمنعها من إبتلاع لسانها ، ستختنق |