| Görüyorum ki iki taraf da anlaşma şartlarına geçmekte isteklisiniz. | Open Subtitles | حسناً، يبدو لي أنّ كلاكما لديه حافز للوصول إلى إتّفاق |
| Katilinin bir anlaşma daha yapacak kadar kendini güvende hissetmesini istiyoruz. | Open Subtitles | نحتاج قاتله للشعور بالأمان بما فيه الكفاية لعمل إتّفاق أكثر واحد. |
| Oturup anlaşma yapacağız. Zorlu adamı oynayacağım ve bunlar bittiğinde zengin olacağız. | Open Subtitles | سَنَعْملُ إتّفاق وأنا سَأَلْعبُ الكرة الصعبة ثمّ هنكون أغنياء. |
| Benim zamanımda genellikle bir anlaşmaya varırdık. | Open Subtitles | في أيّامي السابقة، كنا عادة نتوصّل إلى إتّفاق ما. |
| Üç aylık bir kira anlaşması yapmıştık. | Open Subtitles | كان هذا إتّفاق تأجير لـ 3 أشهر. |
| bizim anlaşmamız vardı. | Open Subtitles | فكان بيننا إتّفاق |
| Belki bir anlaşma yapabiliriz. Pastaya bayılırım. | Open Subtitles | ربّما يمكننا عقد إتّفاق فأنا أحب الفطائر |
| Bizimle çalışması karşılığında, neden onunla anlaşma yapmıyoruz? | Open Subtitles | أخبركِ أمراً، لما لا نعقد إتّفاق معه حيث نسمح له بدراستنا |
| Gezegenimizin hayatta kalmasının uğruna bir anlaşma yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | لأجل نجاة كوكبنا، كان لابد من إبرام إتّفاق |
| Evet, sen onunla bir anlaşma yaptın. Ben değil. | Open Subtitles | صحيح، أنتِ التي عقدتِ إتّفاق معه، بينما لم أعقده أنا. |
| O yüzden, yerinde olsam Tomas kendimle bir anlaşma yapardım. | Open Subtitles | أنا أَعْملُ a إتّفاق مَعي. الآن. آخر مَرّة سَمعتُ ذلك، |
| Belki de bir anlaşma sağlayabilirim. | Open Subtitles | دعني أرى إذا كان بإمكاني إبتكار إتّفاق من نوع ما |
| İki değil, dört ve bu iri kıyım için iki tane kahvaltı dürümü. İyi anlaşma. | Open Subtitles | وبعض من طعام الكلاب ن اجل إفطار ذاك الكلب الضخم الذي هنا، هذا إتّفاق مغري. |
| Bir anlaşma yapmaya çalışıyorum burada. | Open Subtitles | لا تَبِعْني بسهولة، هارفي أُحاولُ التَوَصُّل إلى إتّفاق هنا |
| Kuzey Caroline Yüksek Mahkemesi ve Valiliği bir katille anlaşma yapmaz. | Open Subtitles | الحاكم و المحكمة العليا لكارولاينا الشّمالية لا تَنْوَ عَمَل a إتّفاق مَع a قاتل محترف. |
| Ama adamlarından biri anlaşma yapmış. | Open Subtitles | لكن أحد طاقمه مطلوب لعمل إتّفاق. |
| Bu anlaşmaya varmak için son şansımızdı. | Open Subtitles | - تلك كَانتْ فرصتَنا الأخيرةَ لعَمَل إتّفاق |
| -Daha ileri gitme. -Affetmem için yalvarmadı, tetiğe basmadan hemen önce sadece anlaşmaya çalıştı. | Open Subtitles | .لا تذهب بعيداً جداً، الآن - .هو ما إستجدى حياته أو حاول عمل إتّفاق - |
| Şu Mikkei elemanları maden anlaşması yaparsak güzel bir bonus vereceklerini söylemişti. | Open Subtitles | قلتِ أنّ مبعوثي "ميكاي" أهدوك مكافأة نقديّة لتوسّط إتّفاق التّنجيم ذاك. |
| Dokunulmazlık anlaşması bu mu? | Open Subtitles | هل هذا إتّفاق الحصانة؟ |
| Bir anlaşmamız vardı. | Open Subtitles | -كان بيننا إتّفاق" ." |
| O dokunulmazlık anlaşmasının hemen elime geçmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أضع يدي على إتّفاق الحصانة الآن |