On iki yıl sonra karım öldü. Teresa'yı İsviçre'ye yolladım... | Open Subtitles | بعد إثنا عشر سنة زوجتي ماتت أرسلت تيريزا إلى سويسرا |
-Evet. En az On iki kişi daha vardı orada. Ona sorabilirsiniz. | Open Subtitles | أجل، لقد كان هنالك إثنا عشر شخصًا على الأقل بإمكانك أن تسألهم |
Fakat ne kadar? Altı yıl? On iki yıl? | TED | لكن كم هو؟ ست سنواتٍ من التعليم؟ إثنا عشر عاماً؟ درجة الدكتوراة؟ |
- Peki, neden güvende olmak için bir düzine ile gitmiyoruz? | Open Subtitles | حسناً، لمَ لا نستقر على إثنا عشر حارساً من باب الإحتياط؟ |
Açık konuşmak gerekirse, Oniki güdümleme çipi. | Open Subtitles | لديكما أمر يخصني إثنا عشر رقاقة توجيه بالتحديد |
...Öyle bir macera ki, grubumuzdan On iki kişi korkunç şekilde can verdi. | Open Subtitles | أحضرنا البرهان الحي لمغامرتنا... المغامرة التي لقي إثنا عشر من طاقمي موتاً بشع |
Peder Garniec olayında onun kazığa bağlanıp yakılmasını hükme bağlayanlar olarak On iki taneydiler. | Open Subtitles | في حالة الأب غارنيك كان هناك إثنا عشر منهم، هم الذين أصدروا عليه حكم الموت حرقًا |
On iki. | Open Subtitles | أبدا ليس هناك سعر يمكن ان يعوضهم إثنا عشر |
On iki dize daha var. | Open Subtitles | إثنا عشر بيتاً من الشعر أو أكثر حتى الآن. |
On iki farklı kamerayla filme giriyoruz. | Open Subtitles | نحن نفتح إثنا عشر آلة تصوير مختلفة الزوايا |
Rexroth davası On iki gün sürmüş. | Open Subtitles | إثنا عشر يوم محكمة على قضية ريكسروث لوحده |
Para yatırmak istediğin diğer 4 maçı unut gitsin o binliğin üzerine dört bin daha koyalım beş olsun kombine yapalım, para olsun On iki bin! | Open Subtitles | إذا كنت تريد المراهنة على أربع مباريات لنضع هذه الألف مع الأربعة ألف لتصبح خمسة ألاف خذها و ضعها في الرهان لكي تصبح إثنا عشر ألفاً |
Bu barbar kendini On iki farklı dilde ifade edebiliyor. | Open Subtitles | ذلكالهمجيّيمكنأنيتحدث.. إثنا عشر لغة مختلفة .. |
On iki yıl, sekiz ay ve dokuz gün. | Open Subtitles | إثنا عشر عاماً ، وتسعة أشهر ، وعشرة أيام |
On iki dövüştür kaybetmeyen bir insan vardı. | Open Subtitles | هنالك ذلك البشري وقد انتصر في إثنا عشر نزالا متوالية |
Bürokrasi daima beni şaşırtmayı başarıyor. On iki tane form doldurdum. | Open Subtitles | لقد إضطررتُ لتعبئة إثنا عشر استمارة للحصول فقط على هذه البطاقة المفتاحية للطابق السابع، |
On iki milyon, Julian'ın ilk evlendiğimiz zamanki parasından bile az. | Open Subtitles | إثنا عشر مليون أقل مما كان يملكه جوليان عندما تزوجنا |
Tutuklandığımda cebimde dört pound, On iki şilin vardı. | Open Subtitles | كان لديّ إثنا عشر جنيهًا و أربعة و أربعون شلنًا في جيبي عندما تم القبض عليّ |
bir düzine kadar Filistinli ve Yahudi genç yumruk yumruğa kavga etmiş ve eyalet savcısı sadece bir Filistinliye suçlamada bulunuyor? | Open Subtitles | بين إثنا عشر فلسطينيا والشبان اليهود المدعى العام تهمه وحيده لــ فلسطيني واحد؟ |
bir düzine adamım içeride kaldı. Kimisi yaralandı kimisi daha kötü durumda. | Open Subtitles | إثنا عشر من رجالي في عداد المفقودين البعض مصاب و البعض حالتهم في خطرة |
Oniki ülkenin Oniki lideri aynı yerde olacak. | Open Subtitles | إثنا عشر زعيم من إثنا عشر بلد في نفس المكان |