| Neden iki tane Apple watch alamamak yerine bir tane alamayayım? | Open Subtitles | لما لا أشتري ساعة ذكية بينما لا أستطيع شراء إثنتان ؟ |
| - Al. Hey, bir tane demiştin! Bütün akşam için bana iki tane kaldı. | Open Subtitles | أعتقد أنك قلت واحدة ، إن لدى إثنتان فقط باقيتان لطوال المساء |
| Sanırım bizim oralarda aynı büyüklükte bir iki tane kıyıdaki ovalarda da birkaç tane daha büyük çiftlik var. | Open Subtitles | هناك واحدة أو إثنتان كبيرتان أفترض، هناك من حيث أتيت وبضعـة أخريات أكبر على السهول الساحلية |
| Ayrıca bu iki üç santim daha uzun gözükmesini sağlar. | Open Subtitles | بشكل بصري ، سيعطيكم ذلك إثنتان أَو ثلاث بوصات إضافية |
| Kurbanların aynı şekilde bağlanıp bantlandığı iki olay daha olmuştu bu çevrede. | Open Subtitles | كانت هناك إثنتان في المنطقةِ بنفس النمط. مع التقيد الضحايا وتكميم الأفواهًم. |
| Kızlarımdan ikisi eşcinsel ve bana kilisede nasıl muamele gördüklerini anlattılar. | Open Subtitles | إثنتان من بناتى مِثليتان, وقالتا لى كيّف كانتا تُعامَلان داخل الكنيسة. |
| Biraz sonra iki tane daha geçecek. Her zaman çift dolaşıyorlar. | Open Subtitles | ستأتي إثنتان أخريان فى خلال ثانيتان من الأن فهي تأتي فى أزواج |
| Orada iki tane daha parçalanmış motor var. | Open Subtitles | هناك إثنتان من المركبات السريعة المحطمة. |
| Sağda iki tane. Gözlerini dört aç. | Open Subtitles | إثنتان نحو اليمين العلوي ، إبقوا أعينكم مفتوحة |
| İlk gün bir tane, ikinci gün iki tane ve üçüncü gün iki tane. | Open Subtitles | سمكة واحدة في اليوم الأوّل و إثنتان في اليوم الثاني و إثنتان في اليوم الثالث |
| Kuyruğumda iki tane var! Kowalski, al şunları! | Open Subtitles | عندي إثنتان على المؤخرة كوالسكي، أزلهم عني |
| Eğer iki tane daha bulabilirsen bende bir diğeri için fasulye kutularını aşağı indirip biraz yer açabilirim. | Open Subtitles | ،والآن، لو استطعت أن تجد إثنتان إضافيتان قد أتمكن من إيجاد بعض الحيز قرب الفاصولياء لواحد آخر |
| Ne alsak ki. İki tane tripıl ateşli Sambuca. | Open Subtitles | ماذا يجب أن نأخذ إثنتان سامبوسكا على النار |
| Oturmuş haftada iki ilginç hikâye yazıyordum. | Open Subtitles | لذا جلست هناك،أكتب قصصا حوالي إثنتان في الإسبوع |
| Bire iki bahse girerim, onu dolaba kilitleyecek. | Open Subtitles | مسكينات.. إثنتان و رجل واحد ستخفيه في خزانتها لبقية الرحلة |
| Bir iki dakika erken olabilirdi ama 10 saniye geç kalması herşeyi mahvedebilirdi. | Open Subtitles | دقيقة او إثنتان مبكراً مسموح بهما أما عشرة ثوان تأخير ستكون قاتلة |
| Trench kız kardeşler, Viktorya dönemine özgü iki bayandı. | Open Subtitles | أخوات ترينش كُنّ إثنتان حقيقيتان من السيدات الفيكتوريات |
| Donanma pilotu olarak 15 tane uçak düşürdü ve bunlardan ikisi asker dolu nakliye gemilerini hedef almıştı. | Open Subtitles | أحد الطيارين بالبحرية أسقط خمس عشرة طائرة إثنتان منهم كانتا على وشك أن يتحطما ويتحولا إلى مجرد ناقلة لجثث الجنود |