| yedek Seçilmiş Donanma Birliği'nde binbaşı ve savaş mühendisleri taburunda. | Open Subtitles | رائد في سلاح إحتياط البحرية الأمريكية مع كتيبة قتال منهدسين |
| Uçak kaçırma masasında kimse yok! yedek eleman da yok! | Open Subtitles | مسئول عمليات الإختطاف ليس بالمكتب، ولا يوجد لديهم دعم أو إحتياط |
| yedek lastik vardı. Alet takımı da var mı? | Open Subtitles | حسناً , أعلم أن هناك دولاب إحتياط لكن هل لديك الأدوات ؟ |
| Bu sadece bir önlem. Bu bir kez bana yapıldı ve ben de takmak zorundaydım. | Open Subtitles | إنه مجرد إحتياط ، لقد تعاملت مع هذا الجهاز سابقا و إضطررت لإرتداء هذا أيضا |
| Tedavi bulana kadar sadece bir önlem bu. | Open Subtitles | هذا مجرّد إحتياط حتى نكتشف العلاج |
| - Bunun olmasını istemedik. - Mümkün olan her türlü önlemi aldık. | Open Subtitles | لم نقصد أن يحدث ذلك ابداً لقد أتخذنا كل إحتياط ممكن |
| Bu sadece bir tedbir. | Open Subtitles | إنه مجرد إحتياط. |
| İşgalden önce ben yedek subaydım. | Open Subtitles | لقد كنت ضابط إحتياط قبل أن يقوم الألمان باحتلالنا |
| yedek bulundurmaya baslasam iyi olacak. | Open Subtitles | ربما علي أن أحتفظ ببلوزة إحتياط |
| Polis olmadan önce yedek askerdi. | Open Subtitles | لقد كان جندي إحتياط قبل أن ينضم للشرطة. |
| 2002'den beri donanma yedek askeri. | Open Subtitles | و أصبح جندي إحتياط منذ عام 2002. |
| yedek bir planın olmazsa böyle olur. | Open Subtitles | {\cCCCC00}ذلك ما يحصل لك عندما بل تكون لديك خطة إحتياط. |
| Arlington'da ölü bir denizci yedek askerimiz var. | Open Subtitles | لدينا جندي إحتياط بحري متوفي في "أرلينغتون". |
| Doktor Robert Banks. Psikolog ve aktif görevdeki bir donanma yedek askeri. | Open Subtitles | الدكتور (روبرت بانكس)، عالم نفسي و جندي إحتياط بحري في الخدمة حالياً. |
| Biliyor musun... 13 Eylül 1993'te Ramallah'ta yedek asker olarak görevliydim... o gün Rabin, Arafat ve Clinton'un Beyaz Saray'da el sıkıştığı gündü. | Open Subtitles | أنت تعلم ... . بأني كنت أخدم كجندي إحتياط في رام الله ... |
| 2003 yılında kimse yedek değildi. | Open Subtitles | عام 2003 لم يعد هناك أي جنود إحتياط. |
| Sadece bir önlem efendim. | Open Subtitles | مجرد إحتياط يا سيدي |
| Gerekli bir önlem. | Open Subtitles | إحتياط ضروري |
| önlem olarak. | Open Subtitles | إحتياط فقط |
| Isiya hassas deneyler çalismaya birakilir da sehir gazsiz kalir diye bir güvenlik önlemi. | Open Subtitles | إنّه إحتياط أمان في حال تُركت التجارب الحساسة للحرارة تعمل أو نفذ غاز المدينة. |
| Her türlü önlemi alıyoruz. | Open Subtitles | نحن نأخذ كل إحتياط |
| Bu sadece bir tedbir. | Open Subtitles | إنه مجرد إحتياط. |