| Ve çocuklar geldiğinde, ellerinde halat veya başka bir şey olduğundan emin ol. | Open Subtitles | وعندما يعود الفتيان، إحرصي على أن يكون لديهم حبل أو شئ ما |
| Sadece onunla işin bittiğinde nabzının olduğundan emin ol. | Open Subtitles | إحرصي على أن يكون فيه نبض عندما تنتهين منه. |
| Kendisinin değil, ülkenin çıkarlarına hizmet ettiğinden emin ol. | Open Subtitles | إحرصي أنه يعمل في مصلحة البلاد العليا وليس مصلحته الشخصية |
| Ama mutlaka dar bir şeyler giy. | Open Subtitles | فقط إحرصي على إرتداء ملابس ضيقه |
| Akşam 7'de haberleri mutlaka izle. | Open Subtitles | إحرصي على مشاهدة أنباء السابعة |
| Öyle kalmasını sağla. Gerekirse Dünya'yı alt üst et. | Open Subtitles | إحرصي أن يبقى الأمر كذلك احرقي الأرض لو توجب ذلك |
| Desteklediğinden emin ol yeter. | Open Subtitles | إحرصي فقط على أن تدعمي ماتقوليه |
| Fotoğrafları kullandıklarına emin ol. | Open Subtitles | إحرصي على أنهم يستسخدمون الصور |
| Onu 7.30 gibi uyuttuğuna emin ol. | Open Subtitles | -جيد إحرصي على أن تنام حوالي الساعة الـ7: 30 واقرئي لها كتاباً |
| Yivlerde hiçbir şey kalmadığından emin ol. | Open Subtitles | إحرصي على تنظيف الأسنان جيداً |
| Sıkıca sardığından emin ol. | Open Subtitles | إحرصي على إدخاله جيداً. |
| O yüzden, sonsuza dek anımsamak istediğin kişi Jason mı, emin ol. | Open Subtitles | إحرصي على أن يكون (جايسن) الشاب الذي تريدين تذكره إلى الأبد |
| Annemi aramadıklarından emin ol. | Open Subtitles | فقط إحرصي على ألا يتصلوا بأمي |
| Bakmadıklarından emin ol. | Open Subtitles | إحرصي على أن لا يختلسا النظر |
| Ona mutlaka söyle. | Open Subtitles | إحرصي على إخبارها |
| Ona mutlaka ulaşın. | Open Subtitles | إحرصي على أن يتحصّل على هذا |
| Öyle kalmasını sağla. Gerekirse Dünya'yı alt üst et. | Open Subtitles | إحرصي أن يبقى الأمر كذلك احرقي الأرض لو توجب ذلك |
| Bu sırada onun güvende olmasını sağla sen. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين، إحرصي على بقاء الصندوق آمنًا |
| Sen bilirsin. Bekleme salonunda kalmalarını sağla. | Open Subtitles | حسناً ولكن إحرصي أن يبقيا في غرفة الإنتظار |