| bu açık ki o Cedric için çok üzgün harryi sevdiği için kafası karıştı. | Open Subtitles | واضح أنها تشعر بحزن على سيدريك والآن إختلط عليها الأمر أكثر مع هارى |
| - Bilmiyorum. Şimdi de benim kafam karıştı işte. | Open Subtitles | لا أعلم , الأن أنا إختلط علي الأمر |
| Ama sanırım ben bunu başka birşeyle karıştırdım. | Open Subtitles | لكن أعتقد بأن ذلك إختلط علي بشئ آخر |
| Postanede karışmış olmalı patron. | Open Subtitles | أظن أن مكتب البريد إختلط عليه الأمر يا رئيسي |
| Tabii ki hatırlamıyorum. Beni birisiyle karıştırdı. | Open Subtitles | بالطبع لا لقد إختلط عليها الأمر بشخص أخر. |
| Bir karışıklık oldu. | Open Subtitles | أخشى أن الأمر إختلط علىّ قليلاً |
| Aynı isimli başka bir hastayla karıştırmış olabilir misiniz? | Open Subtitles | ربما.. إختلط الأمر مع شخص بنفس الإسم؟ |
| Ama, seni başka biri ile karıştırıyor olmalı. | Open Subtitles | ولكني أعتقد أن الأمر إختلط عليه حيثتلكالمرأة... |
| Aynı göründüğümüz için kafan karıştı sanırım. | Open Subtitles | أظن إختلط عليكِ الأمر لأننا متشابهان |
| Kanının birazı benimkine karıştı. | Open Subtitles | و بعض من دماؤه إختلط بدمائى |
| Aklım karıştı. | Open Subtitles | إختلط الأمر علي |
| karıştırdım. Kusura bakmayın. | Open Subtitles | حسناً ، لقد إختلط الأمر عليّ أنا آسف |
| Ben karıştırdım. | Open Subtitles | يبدو أني قد إختلط عليَّ الأمر |
| Onları karıştırdım. | Open Subtitles | لقد إختلط عليَّ كلاهما |
| Vurulmasına neden olacak neye karışmış olabilir? | Open Subtitles | ماذا الذي إختلط به حتى أطلق عليه؟ ديون القمار؟ |
| - Doktor, sanırım kafan karışmış biraz. | Open Subtitles | دكتور... أعتقد أن الأمر قد إختلط عليك. كلا، كلا.. |
| Bir yanlışlık olmuş. Ofisim yine işleri karıştırdı. | Open Subtitles | لقد جاء الخطأ من هنا ، مرة أخرى إختلط الأمر على موظفي مكتبي |
| Bir yanlışlık olmuş. Ofisim yine işleri karıştırdı. | Open Subtitles | لقد جاء الخطأ من هنا ، مرة أخرى إختلط الأمر على موظفي مكتبي |
| Bir karışıklık olmuş gibi davranmalısınız. | Open Subtitles | عليك أن تتظاهر بأن الأمر إختلط عليك |
| Anlamı "yalnız" demek, kendi uydurmuş ya da karıştırmış olabilir. | Open Subtitles | تعني "وحيد". أعني, إما إنه إخترع ذلك أو إختلط عليه الأمر, لا أعرف |
| Üzgünüm, dostum. Beni Fred Flintstone'la karıştırmış olmalısın. | Open Subtitles | آسف صاحبي، إختلط عليك الأمر بيني وبين (فريد فلنتستون) |
| Ama, seni başka biri ile karıştırıyor olmalı. | Open Subtitles | ولكني أعتقد أن الأمر إختلط عليه حيثتلكالمرأة... |
| Kusmuk ama karıştırman doğal. | Open Subtitles | لكنّي أتفهم كيف إختلط الأمر عليكِ... |