| Daha sonra haritada, örneğin tehdit seviyesi gibi faktörlerden de seçim yapıp kıyaslayabilirsiniz. | TED | ثم يمكنك إختيار أشياء أخرى على الخارطة لرؤية ما هي العوامل الأخرى مثل مستوى التهديد. |
| Ya sistemi çökert, ya gezegene çarp. Zor bir seçim. | TED | تخلص من النظام كله أو دمر الكوكب. إنه إختيار قاس. ليس هناك كثير من الإختيارات. |
| Hey, eğer isimleri sen seçmek istiyorsan, toplantıya sen git,... | Open Subtitles | إذا كنت تريد إختيار الإسم لابد أن تذهب إلى الإجتماع |
| Öğrencilerin dikkatine. Gelecek dönem ki spor dersi seçimi için kayıt zamanı. | Open Subtitles | انتباه أيها الطلبة ، حان وقت إختيار فصل رياضي لأجل الترم القادم |
| Her neyse, seçeneğim yok. işte... Yarın, tam 11'de. | Open Subtitles | على أية حال فأنا ليس لي إختيار هنا غدا في الـ 11 |
| Wharton, bu insanlara, ellerindeki tek silahla kendilerini savunmak dışında seçenek bırakmamış. | Open Subtitles | يسار وارتون هؤلاء الناس لا إختيار لكن إلى قاوم بالسلاح الوحيد عندهم. |
| Kaçış ortağı seçecek olsaydım, seni her durumda ona tercih ederdim. | Open Subtitles | لو كان بيدي إختيار صديق للخروج معه، لفضّلتك عليه بأي يوم |
| - O zaman yapmazdınız. - En azından seçme hakkımız olurdu. | Open Subtitles | ـ أنت ما قمت به ـ كان لدينا على الأقل إختيار |
| -Bence,mükemmel bir seçim. -Bence de. | Open Subtitles | إختيار جيد , أستطيع القول بهذا أعتقد ذلك |
| Seni kaçırmak veya silahla vurulmak arasında seçim yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | كان عندي إختيار بين إختطافك ويصبح مضروبا بتلك البندقية. |
| Öğleden sonraki satışta seçim yapmana yardımcı olabilir. | Open Subtitles | قد أكون مساعداَ لك في إختيار حصانك هذا المساء |
| - Güzel seçim. Daha fazla yılan, daha az bataklık. | Open Subtitles | إختيار جيد الكثير من الثعابين لكن رمال متحركه أقل |
| Öyleyse şu boncuk gözlüyü seçiyorum. Harika bir seçim, efendim! | Open Subtitles | إختيار مثالي يا سيدي، ألي أن أرشدك إلى مائدتك؟ |
| İlginç bir seçim Sam. Yatak odamızdan telefon görüşmesi yapmak. | Open Subtitles | إختيار رائع ، سام تقوم بالإتصال بهاتف غرفة نومنا |
| Müşterim altı farklı anne adayından bir çocuk seçmek için ödeme yaptı. | Open Subtitles | و يدفع زبائني مقابل إختيار رضيع من ستة أمهات مختلفات و لهذا |
| Bu 10 adayın seçimi itilaflı oldu. | Open Subtitles | إختيار هؤلاء المرشحين الـ 10 كان مثيراً للجدل |
| Her neyse, seçeneğim yok. işte... Yarın, tam 11'de. | Open Subtitles | على أية حال فأنا ليس لي إختيار هنا غدا في الـ 11 |
| Bu da bana elimizdeki kanıtı size sunmaktan başka seçenek bırakmadı. | Open Subtitles | مما يعطيني لا إختيار عدا التقديم لكم , مالدي من أدلة |
| Ne kötü ne de iyi bir tercih sadece doğru tercih değildir. | Open Subtitles | لَيسَ إختيار سيئ،لَيسَ إختيار جيد، فقط لَيسَ الإختيارَ الصحيحَ للناسِ المعنيين بالأمر. |
| Kendi kaderimizi seçme hakkımız var. | Open Subtitles | الحقّ في إختيار قدرنا لذا أترى، لانسيوت لدينا أشياء كثيرة نحبها،انت وانا |
| İnsanlar şu anda 50 doları almayı bir ay beklemeye yeğliyor, ama bu karar çok uzak gelecekte değilse. | TED | لدينا النزعة نحو إختيار 50 دولاراً الآن بدلاً عن الإنتظار لشهر، لكن ليس اذا كان القرار بعيداً في المستقبل. |
| Bu bebeği doğurmayı seçebilirsin ve bebeğin bir çok bebeğin hayatını kurtarabilir. | Open Subtitles | إختيار حمل هذا الطفل حتى موعد ولادته وطفلك سينقذ الكثير من الأطفال |
| Çok kötü bir şey yapacaktı, seçeneğin yoktu. | Open Subtitles | هو كان سيعمل شيء فظيع جدا, وما كان عندك إختيار اخر |
| - Başka seçeneğim yok. - Sen seç, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنا ما عندي أي إختيار الآن أنت ليس من الضروري أن تفعلي هذا |
| - Başka şansım yok. - Gözünü çıkaracaksın. | Open Subtitles | ــ ليس لدي إختيار ــ إخرج إلى هناك، وستصبح أعور |
| İstediklerini vermekten başka bir seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | وأنا لا أعتقد ان لدينا أيّ إختيار آخر غير أطائهم ما طلبوا |
| Maalesef, dostumun bir seçeneği yok. Onu öldürmekle tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | لسوء الحظ لا أعتقد أن صديقي لديه إختيار يهددون بقتله |
| Bulunduğum bölüm Lahor'da kanuni temsilci olarak seçildi. | Open Subtitles | تم إختيار فرقتي للعمل كضباط مترجمين في المجلس التشريعي البونجابي المشترك في لاهور |