| Senin çıkmana onun sadakatini test etmek için izin verdik. | Open Subtitles | أطلقتُ سراحكِ لأنني أردت إختبار إخلاصه لي. |
| Vergiler, bir adamın malına sadakatini göstereceği tek yoldur. | Open Subtitles | الجزى هي الطريق الوحيد الحقيقي للرجل لكي يظهر إخلاصه للآلهة |
| Bir yolcunun sadakati adına yürüdüğü en uzun yol! | Open Subtitles | أطول طريق قد يقطعه الرحّالة ذاك الذي باسم إخلاصه! |
| sadakati kusaklar boyu sürer." | Open Subtitles | إخلاصه يستمر من خلال الأجيال |
| Allah, İbrahim'den kendisine olan bağlılığını kanıtlaması için oğlunu kurban etmesini ister. | Open Subtitles | "والله تعالى أمر (إبراهيم) أن يُضحيّ بولده لِيُثبت إخلاصه لله |
| "işine kendini adaması ve..." "...yaptığı çalışmalar." | Open Subtitles | إخلاصه لعمله و جهوده المستمره لتطوير نوعيه الحياة |
| Miles, paraya karşılık sadakatini sundu. | Open Subtitles | عرض مايلز إخلاصه مقابل المال |
| Bu bedeni sadakati yüzünden seçtim. | Open Subtitles | أخترت هذا المضيف بسبب إخلاصه. |
| Ve onun adaması asla sorgulamadım. | Open Subtitles | ولم أكن لأشكّ في إخلاصه لكِ قبل الآن |