| Patlamadan önce radyo stüdyomuzu terörist olduğunu iddia eden biri aradı. | Open Subtitles | قبل الإنفجار ، رجل إرهابي أتصل و إدعاء أنه سيقوم بذلك |
| Bu ilginç bir iddia ama davalı olarak... | Open Subtitles | هذا إدعاء آسر للإهتمام ولكن بصفتك المتهم |
| Linda'nın beni ve CEO'yu hatalı parfüm konusunda uyardığını iddia etmesi yüzünden aramız buz gibi. | Open Subtitles | إدعاء ليندا أنها قامت بإنذاري أنا و رئيس مجلس الإدارة بخصوص المشاكل في العطر جعل الأمور تصبح جامدة بيننا |
| Bir polis memuru hakkında kesin bir suçlama varsa, not et, İçişleri'ne ilet. | Open Subtitles | إن كان هناك إدعاء معين , على أحد الضباط تقوم بكتابته , وترسله إلى الشؤون الداخلية |
| Fakat ağzında bakteriyel vajinozis numarası yapamazsın. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك إدعاء وجود البكتريا المهبلية بالفم |
| Eşinin, kocasının kendi kendisini göğsünden vurduğu iddiasını kontrol etmek için cinayet masasına iletildi. | Open Subtitles | يُشير إلى قتل ليكون بمتناولنا التحقيق من إدعاء الزوجة بأن الزوح قد أطلق النار على نفسه فى الصدر |
| ♪ Küçük olan yusufçuk gibi... davranarak su üstünde seker. ♪ | Open Subtitles | تفتح العنقاء أجنحتها. إدعاء الأصغر الالأخت يقشط أبو مغزل سطح الماء. |
| Şirketi kurduktan sonra birkaç yıl içinde gelip hak iddia etmeye çalışma riskini göze alamam. | Open Subtitles | لا أستطيع المخاطرة بعودتكِ بعد بضع سنوات بعد أن بنيت شركة وتحاولين إدعاء الملكية |
| Açıkçası mükemmel bir iddia, ama ne yazık ki vize başvurusunu dikkate alamam. | Open Subtitles | في الواقع, إنها إدعاء ممتاز, لكن لسوء الحظ, لا يمكنني أخذ طلب التأشيرة بالإعتبار |
| - Belki de öyle ama doğru bir günde yapılan saçma iddia, saçma bir günde yapılan doğru iddiadan iyidir. | Open Subtitles | ممكن، ولكن إدعاء باطل في توقيت رائع أفضل من إدعاء رائع في يوم سيء |
| Ve ben 20 yıllık kariyerinde tek bir hata yaptığını gösterir bir iddia bulamıyorum. | Open Subtitles | ولا يمكنني إيجاد إدعاء واحد لسوء السلوك خلال ال20 سنة التي أمضاها كقاضٍ |
| Bizim polis olduğumuzu bilmediğini iddia edebilir. | Open Subtitles | يمكنه إدعاء أنه لم يعرف أننا كنا أفراد شرطة. |
| İnsan olduğun halde, Tanrı olduğunu mu iddia ediyorsun? | Open Subtitles | أنت , مجرّد رجل، إدعاء بأنك الله؟ |
| Bu ciddi bir suçlama. Umarım destekleyebilirsin. | Open Subtitles | هذا إدعاء خطير أتمنى أنه بإمكانكم إثباته |
| Bunu sormaktan hoşlanmıyorum ama tek bir tane sahte suçlama bile gerçek olan yüzlercesine şüpheyle bakılmasına yol açabilir. | Open Subtitles | انظري،أنا أكره أن أسأل ذلك ولكن إدعاء واحد كاذب قد يُشكك في مصداقية 100قضية شرعية |
| Hastalık numarası yapmasını haysiyetsizce bulmadınız mı? | Open Subtitles | ألم تظنين أنها كانت فعلة بلا كرامة؟ إدعاء المرض؟ |
| O numaralar Burrows'un, Terrence Steadman hakkındaki kararlaştırılmamış suçlama iddiasını destekliyor. | Open Subtitles | (هذه البيانات تدعم إدعاء (بوروز عن اتهام (تيرانس ستيدمان) المعلق |
| ♪ Büyük olan anka kuşu gibi... davranarak kanatlarını açar. ♪ | Open Subtitles | إدعاء الأخت الكبرى |
| İşte, buna bayılacaksın. Babamın ününün kaynağı. | Open Subtitles | هنا، سوف يعجبك هذا إدعاء والدي للشهرة |
| Söyledikleri iddiadan öte bir şey. | Open Subtitles | إنه أكثر من مجرد إدعاء ، الرجل الذى أنقذه |
| Müdürü kendisine cinsel saldırıda bulunmakla suçlaması mağdurun yanılması olabilir. | Open Subtitles | إدعاء أن المدير هو من اعتدى على الطفلة مهم للغاية |
| Müvekkilinin iddiasının asılsız olduğunu kanıtlarsak Bayan Bradley'e hakaret davası açma talimatı aldık. | Open Subtitles | حقاً؟ بمجرد أن نقول أن إدعاء موكلتك بدون أساس موكلنا طلب منا أن نرفع |