| Babam her zaman "Tanrı tam zamanlı çalışma ekonomisi yürütür" derdi. Eğer ihtiyacı takip edersen hayatta hep bir amacın olur. | TED | أبي يقول دائمًا الإله يدير اقتصاد التوظيف الكامل، وأنه إذا فقط لبًّيت حاجة ما، لن تخفق في تحقيق هدف في الحياة. |
| Kazandığım tüm para sende kalabilir, Eğer bana karımı neden öldürttüğünü söylersen. | Open Subtitles | يمكنك الإحتفاظ بكل المال الذي ربحته إذا فقط أخبرتني لماذا قتلت زوجتي |
| Ya da bunu sadece kendimi iyi hissetmek için yapıyorsam... bu bencillik olup sayılmaz mı? | Open Subtitles | أو إذا فقط أفعلها لأشعر بالتحسن أهذا أناني ولايعد فعلاً مبالغاً فيه؟ |
| Eğer sadece, ölü ya da diri bir erkek, bir vücut ya da bir hayvan bulabilseydim. | Open Subtitles | إذا فقط أستطعت إيجاد رجلاً حيًا أو ميتًا، جثة |
| Her gün onsuz geçen bir gün. Keşke inancım olsa. | Open Subtitles | كل يوم هو يوم بدونه إذا فقط كان لدي إيمان. |
| Evet,Yani biz, adresi alabilirsek... minnettar oluruz. | Open Subtitles | نعم , لذا إذا فقط أستطعتي أن تعطينا ذلك العنوان سنكون ممتنين لكِ |
| Eğer arabaya binerseniz, bunu görüşebiliriz. | Open Subtitles | إذا فقط ركبت السيارة بإمكاننا مناقشة كل هذا |
| Eğer çocuğun zayıf noktasını bulabilirsem kartalın nerede olduğunu kolayca öğrenebilirdim. | Open Subtitles | إذا فقط أمكنني العثور على نقطه ضعف الولد كان بإمكاني جعله يخبرني أين هو النسر |
| Eğer sürücü kabinine alacaksan gelirim. | Open Subtitles | السائق. مقصورة في تركب كنت إذا فقط سأذهب |
| Bekleyin, biz avlamak için bir iblis var. Eğer ben sadece onu burada bulabiliriz. | Open Subtitles | ليس بهذه السرعة ، لدينا شيطان لنطارده إذا فقط وجدته هنا |
| Bana söylenenlerin ötesinde biraz araştırma yapmış olsaydım Eğer yalnızca oğlumu dinlemiş olsaydım bana içini döktüğünde şu an burada pişmanlıklarla dolu olarak bulunmazdım. | Open Subtitles | إذا تحريت وراء ما قيل لي إذا فقط استمعت إلى ابني |
| sadece bir iki saat için dışarı çıkarabilsem. | Open Subtitles | إذا فقط سمحت لى بتركه فى الخارج لساعة او اثنتان |
| sadece ateş almadan çocuk konuşabilirsen Ben, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم ، إذا فقط استطت أن أتحدث مع الولد بدون أن أصاب |
| Dünyanın barış ve sevgi ile taşan olurdu biz sadece daha konuştuk yalnızca. | Open Subtitles | سيكون العالم أفضل بالسلام و الحب إذا فقط استطعنا أن نتحدث أكثر |
| sadece bana Alyssa Gibney ile Eski karınla olan sorunların yüzünden değil | Open Subtitles | إذا فقط أخبرني بأننا سنذهب لنرة اليسا غيبني بسبب القضية |
| Aranızdan sadece biriniz gerçekten kastetmek istediğini söylese, duydusal bir gerçekten bahsetse geri kalanınız korkudan ölürsünüz. | Open Subtitles | إذا فقط واحد منكم قال أو فعل شيئاً يعنيه حقيقةً, شيئاً يملك مصداقية عاطفية, البقية منكم يموتون من الرعب. |
| Keşke tablo değişebilse, ve ben de her zaman şu an olduğum gibi kalabilsem. | Open Subtitles | إذا فقط يمكن للوحة أن تتغير و أبقى أنا كما أنا الآن |
| Keşke Avustralya'ya gidiyor olmasam. Keşke belgelerim onaylanmış olmasa. | Open Subtitles | أتمنى ألا أذهب إلى أستراليا إذا فقط لم تكن مقالاتي لم توقع |
| Keşke tablo değişseydi, ve ben de her zaman olduğum gibi kalabilseydim. | Open Subtitles | إذا فقط تغيرت الصورة و أبقى أنا كما أنا الآن |
| Ne yapacağın umurumda değil. Yani sadece istersen gel. | Open Subtitles | أنا لا أهتم بالذي تفعله , أعني , إذا فقط أردت أن تقوم بذلك |
| Yani sonsuza dek bir başıma kalacağımı kabullenmem mi gerekiyor? | Open Subtitles | إذا فقط يجبُ أن أتقبّل حقيقة كوني وحدي مدى الحياة ؟ |