| Eğer bizim için bunu yapmak istemiyorsan o zaman çocuğumuz için yap. | Open Subtitles | إذا كُنتِ لا تودين فعل ذلك من أجلنا فلتفعليها من أجل طفلنا |
| Eğer izin aldıysanız, Eğer çoktan anlaşma yapıldıysa, | Open Subtitles | حسناً، إذا كُنتِ قَد نِلتِ الإذنَ مُسبَقاً، و كُنتِ تَعرِفينَ أنَ الأمرَ قَد تَم |
| Eğer sırf arkadaş olduğumuz için böyle hissediyorum dersen, yemin ederim ki senin aptal küçük çantana kusarım. | Open Subtitles | إذا كُنتِ ستقولين لأننا أصدقاءَ، أُقسمُ، بأنني سَأَتقيّأُ على محفظتِكَ الصغيرةِ للغاية. |
| Eğer beni etkilemeye çalışıyorsan, dinazor avcısı muhabbeti yeterince etkileyici. | Open Subtitles | ،أتعلمين، إذا كُنتِ تُحاولين إبهاري كونكِ صائدة ديناصورات .فهو شيء مثير للإعجاب |
| Eğer hâlâ Tanrı'ya inanıyorsan, şimdi onu çağırmanın tam zamanı. | Open Subtitles | ,إذا كُنتِ لا تزالين تؤمني بإلاهِك ذاك فالآن الوقتٌ المناسب لتقومي بالدعاء إليه |
| Eğer okula bırakmamı istersen, götürebilirim. | Open Subtitles | إذا كُنتِ بحاجة إلى من يقلك بعد الكلية فبأمكاني أن آخذك |
| - Eğer kullanmak istersen, anahtarlar. | Open Subtitles | هاهي المفاتيح إذا كُنتِ تُريدين القيادة سأقود. |
| Eğer temiz olmasını istiyorsan belki de temizlikçinin suratını yakmamalıydın. | Open Subtitles | إذا كُنتِ تريدى تنظيف المكان ، رُبما لم يكُن عليكِ إحراق وجه الخادمة |
| Yani, Cuma ortaklaşa bir yeni ev partisi düzenleyebiliriz Eğer istersen. | Open Subtitles | أعني أننا يمكن أن تكون شقه مشتركه والاحتفال بالاحترار يوم الجمعه إذا كُنتِ تريدين |
| Eğer ona ulaşmayı düşünüyorsan, yapma... o şuanda FBI'ın radarında. | Open Subtitles | إذا كُنتِ تفكرين في التواصل معه الآن ، فلا تفعلين الآن هو على رادار المكتب الفيدرالي |
| Eğer bana gerçekleri söylemezsen, yardım edemem. | Open Subtitles | إذا كُنتِ غير قادرة على مواجهة حقائقك فأنا لا يُمكنني خدمتك |
| Eğer beni seviyorsan buraya gel ve bana göster. | Open Subtitles | إذا كُنتِ تُحبِنَني . فـتَعالي إلى هُنا , وأظهِريه لي |
| Eğer nostaljik hissetmeye başladıysan bir jakuzi ve ergen abazalar bulabilirim. | Open Subtitles | ، إذا كُنتِ تشعرين بالحنين نحو الماضي أستطيع بكل تأكيد أن أجد لكِ بعض المُراهقين المُثيرين وحوض إستحمام ساخن |
| Casusluktan, vatana ihanetten, adam öldürmeye teşebbüsten yargılanacaksın Eğer şanslıysan ömrünün geri kalanını hapiste geçireceksin. | Open Subtitles | سيتم إتهامك بالتجسس والخيانة والإشتراك في إرتكاب جريمة قتل سيُزج بكِ في السجن لبقية حياتك ، إذا كُنتِ محظوظة |
| Eğer bunu izliyorsan, görev planlandığı gibi gidiyor demektir. | Open Subtitles | ، إذا كُنتِ تُشاهدين ذلك فهذا يعني أن المُهمة تسير كما هو مُخطط لها |
| Eğer çocuğunu tekrar kollarında tutmak istiyorsan, birbirimize güvenmeliyiz. | Open Subtitles | ، إذا كُنتِ تودين حمل طفلتك بين ذراعيكِ مُجدداً فنحنُ بحاجة لأن نثق ببعضنا البعض |
| Eğer yanılıyorsan ve herhangi bir şekilde ona zarar gelirse senin ve Ardıç Kuşlarının itlafını bizzat gerçekleştiririm. | Open Subtitles | إذا كُنتِ مُخطئة وتعرض الرجل لأى شكل من أشكال الأذى فسوف أتأكد بشكل شخصي من أن تتم إبادتك أنتِ والمُنظمة |
| Eğer hapse atılmak istemiyorsan beni dikkatle dinle. | Open Subtitles | إذا كُنتِ لا ترغبين في الذهاب إلى السجن فلتستمعي إلىّ بحرص |
| Eğer kendi başına ölmeyi başarmış olsaydın ikimiz için de her şey daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ، كان ذلك الأمر ليُصبح أسهل بكثير إذا كُنتِ حريصة بشكل كافي لتموتين مُعتمدةً على نفسك |
| Eğer kabul ediyorsan, yarın sabah görüşürüz. | Open Subtitles | إذا كُنتِ مُوافقة على ذلك فسأراكِ بصباح الغد |