| Yani bu adam unuturken ailesi bununla yaşamak zorunda kalıyor. | Open Subtitles | إذا هذا الشخص بامكانه نسيان سبب عدم تواجد عائلته معه |
| Yani bu, önceden tasarlanmış yapacağım şeyin halihazırda zihnimde bulunduğu bir koreografi değil. Şimdi bu koreografiyi onlara öğreteceğim ve dans konusunda boş bir kutuya benzeyen bu öğrenciler onu öğrenecekler. | TED | إذا هذا ليس النوع من تصميم الرقص عندما يكون لدي فكرة عن الذي سأقوم بعمله، عندما أقوم بتحديد الروتين في ذهني وأقوم فقط بتعليمها لهم، وهؤلاء مايسمون بالأوعية الفارغة، سيتعلمونها فقط. |
| Yani, bu yüksek modernizmin verdiği söz: bu tekil mekan içerisinde, esasen her tür aktivite gerçekleşebilir. | TED | إذا .. هذا وعد للحداثيين الرفيعى المستوى ضمن المساحة الفردية , حقيقة , يمكن لكل نوع من النشاطات ان يحدث |
| eğer bu bir çeşit testse, görünüşe göre başarısız oldum. | Open Subtitles | إذا هذا كان نوع من إختبار، يشاهد مثل أنا فشلت. |
| Demek bu, hattın diğer ucu. | Open Subtitles | إذا هذا هو الطرف الاخر من خط هاتفك المشترك ! |
| İşte bu, bahsettiğimiz o çöreklerden birinin içi. Sağ tarafta da füzyon | TED | إذا هذا هو وسط هذه الكعكة، وعلى الجانب الأيمن، يمكن أن ترى انصهار البلازما هناك. |
| Güzel, O zaman artık saldırıya uğramaktan endişelenmeye gerek yok! | Open Subtitles | إذا هذا يعني أنه لاداعي لنقلق إذا كانت ستهاجم ثانية |
| Eğer Öyleyse göreceğimi gördüm ve kasabaya geri dönmeye hazırım. | Open Subtitles | لأنه إذا هذا هو المكان فأعتقد أنني رأيت ما يكفي ومستعدّة للعودة للمدينة |
| Doğal pantolon yapın bu mu yani? | Open Subtitles | إذا هذا هو السروال القصير الطبيعي الخاص بك |
| Yani bu adam insanları lanet bir asit tribi şarkısına göre mi öldürüyor? | Open Subtitles | إذا هذا الرجل يقتل الناس طبقا لأغنية قديمه داعره؟ |
| Yani bu adam insanları lanet bir asit tribi şarkısına göre mi öldürüyor? | Open Subtitles | إذا هذا الرجل يقتل الناس طبقا لأغنية قديمه داعره؟ |
| Yani bu vana güya metal yorgunluğu yüzünden patlamış. | Open Subtitles | إذا هذا الصمام يفترض انه فتح عنوة بسبب إنهيار المعدن |
| Yani bu şaka, "beni ıslatırsın" bölümü mü oluyor? | Open Subtitles | إذا هذا كل ما لديك من ألعاب تجعلني مبللة كلياً, ألي كذلك ؟ |
| Yani bu adam yataktan bir eli ve bir ayağıyla aynı anda kalkmış. | Open Subtitles | إذا هذا الرجل ينزل عن السرير بيد وقدم في نفس الوقت |
| Yani bu, bu değişmeyecek, değil mi? Beni artık tanıyabiliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إذا هذا لا يتغير بعد الآن يمكنك التعرف عليّ؟ |
| Yani bu üniversite yerine istediğin şey? | Open Subtitles | إذا هذا ماتريد عمله بدل الذهاب إلى الجامعة؟ |
| Biliyor musun, eğer bu gece gerçekten iyi geçerse, bulduğum oyunu pazarlamayı düşünebilirim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، إذا هذا المساء يَذْهبُ جيّدُ جداً، أنا قَدْ أَعتبرُ التسويق إختراعي الصَغير. |
| eğer bu gerçekten bir avcı kampıysa, yiyeceğini çalamayız. Neden? | Open Subtitles | إذا هذا معسكر صيد حقيقي فلا يمكننا أن نسرق طعامهم |
| Demek bu adam arabanıza zarar verdi? | Open Subtitles | إذا هذا الشخص خرب سيارتكم؟ |
| Aa! Demek bu bir sır. | Open Subtitles | أوه، إذا هذا سر. |
| Çok iyi dostum, işte orada. Gayet iyi durumda. - Bu kadar mı, artık bu işte yok musun? | Open Subtitles | اهدأ يا صاح, إنّها هناك و بحالة جيّدة, إذا هذا كل شيء, تع |
| O zaman biz de bunları kullanırız ama hızlı olmalıyız. | Open Subtitles | إذا هذا هو ما سنستعمله لكن يجب أن نعمل بسرعة |
| Öyleyse Ghez. Bu sizin yeni simetrik şekliniz. | TED | لدينا "جيز" إذا. هذا شكلك التماثلي الجديد. |
| Yani cinayet silahı kesinlikle bu mu ? | Open Subtitles | إذا هذا بالتأكيد مسدس الجريمة؟ |