| Demek onüçüncü kavim buraya yerleşti ve kendi Saylonlarını yarattı. | Open Subtitles | إذن فقد أستقرت القبيلة الــ13 هنا وقاموا بصنع أليات قتالهم |
| Demek Wood devriye arabasıyla seni mezarlığa götürdü, öyle mi? | Open Subtitles | إذن فقد أخذك الشرطي وود بسيارة الشرطة إلى المقبرة ، صحيح ؟ |
| Eğer sen gerçek değilsen, bunun anlamı başım koptu Demek. Şu an ölüyüm. | Open Subtitles | إن لم تكن أنت حقيقى إذن فقد تم قطع رأسى , و أنا ميتة |
| O halde bu kadar yolu boşuna gelmişsiniz. | Open Subtitles | إذن فقد حضرت من رحله طويله جدا من أجل لا شئ |
| - Yani o da aynı anda iki yerdeymiş. - Kesinlikle. | Open Subtitles | إذن فقد كان بمكانين في الوقت نفسه بالضبط |
| Öyleyse babasının öldüğü günle aynı gün doğanları öldürüyor. | Open Subtitles | إذن فقد كان يقتل الرجال الذين ولدوا بنفس اليوم إن والده مات |
| - Yani ise yariyordu! - Hayir yaramiyordu! Sen delisin! | Open Subtitles | - إذن فقد نجحت لا لم تنجح أنت مجنون - |
| Yani sen bir lezbiyene bir adamda ne aradığını mı sordun? | Open Subtitles | إذن فقد اخذت النصيحة من مثلية بما ترغب به في الرجل؟ |
| Demek kayboldunuz ve eve dönmek için yardıma ihtiyacınız var. | Open Subtitles | إذن فقد تهتما وتحتاجان إرشادات للعودة للمنزل |
| Tüm maillerimi okudun Demek 47 tanesini de evet | Open Subtitles | إذن فقد قرأتَ كل رسائلي الإلكترونية السبع والأربعون بأكملهم، أجل |
| Hep çocuk kalmak isteyen biriydi Demek? | Open Subtitles | إذن فقد كان من النوع الذي لا يود أن ينضج؟ |
| Demek aileyi terk eden veledi alıp Efendi yaptılar. | Open Subtitles | إذن فقد استقبلوا الفتى الذي غادر العائلة وجعلوه سيدًا ؟ |
| Demek takip cihazı bulunan yiyecek tuzakları kurma zahmetine bile katlanmışlar. | Open Subtitles | إذن فقد تكبدوا عناء نصب أفخاخ من الطعـام |
| Demek kanserin çaresinin formülünü buldun, sonra da kaybettin. | Open Subtitles | إذن فقد كنت تملك وصفة يمكنها القضاء على السرطان وقد أضعتها. |
| Yani, yas tutman seni yepyeni ortaklar bulmaya teşvik etti Demek? | Open Subtitles | إذن, فقد كان الحزن ما دفعك للعثور على مجموعة جديدة كلياً من الأصدقاء؟ |
| Demek istediğim -- Bu konuda konuşurken dahi tüylerim diken diken oluyor, | TED | إذن فقد كان--حقا تصيبني القشعريرة بمجرد الحديث عنه-- |
| Cotton Wilson ha. Demek parasını Ike veriyor. | Open Subtitles | كوتون ويلسون إذن فقد دفع له أيك |
| O halde istediğin her şey gerçek oldu. Tadını çıkar bari. | Open Subtitles | إذن فقد حصلت على كلّ شيء أردته على الإطلاق ومن الأفضّل أن تتمتّعي به |
| O halde, az önce Baş Tabip Subay olarak onun sorumluluğunu devraldınız. Evet. | Open Subtitles | إذن فقد ورثتَ مسئوليته كالضابط الطبي الرئيسي |
| - Yani seksi iç çamaşırımı boşuna mı giydim? | Open Subtitles | إذن فقد إرتديت ملابسي الداخلية المثيرة من أجل لا شيئ؟ |
| Öyleyse,nerede olduğunu bilmediğin bu mağaraya gönderilip geri geldin. | Open Subtitles | إذن فقد ذهبت لهذا الكهف و عدت دون أن تعلم أين هو |
| Eğer Öyleyse yanıldım ve beni hemen öldürmelisin. | Open Subtitles | إن كان هذا حقيقياً إذن فقد أخطأت ويجب أن تقتلوني الآن |
| Yani ise yariyordu. | Open Subtitles | إذن فقد نجحت |
| Yani sen onun senin için geldigini biliyordun. | Open Subtitles | إذن فقد كنت تعلم أنه قادم خلفك. |