| Yani bu alternatif evrende ben Yüzbaşıyım ve biz hiç tanışmamış mıyız? | Open Subtitles | إذن في ذلك العالم المُوازي، كنتُ النقيب، وأنا وأنت لمْ نلتقِ قط؟ |
| Yani ders tabanlı bir sınıfta, öğrencilerin yarısı bu seviyenin üstündeyken yarısı altında. | TED | إذن في فصول المحاضرات المعتادة، نصف الطلاب أعلى من مستوى الخط الفاصل ونصفهم أسفله. |
| Protestolarda, belki fark etmişsinizdir, uçuşları nehir boyunca yaptılar, Yani oldukça güvenliydi. | TED | إذن في الاحتجاجات، ربما لاحظتم، طارت الكاميرات فوق النهر فكانت نوعًا ما آمنة. |
| O zaman aynı teknedeyiz değil mi, hanımefendi? | Open Subtitles | نحن إذن في القارب نفسه أليس كذلك يا آنسة؟ |
| Eğer bu küçük teşebbüsümde bana yardımcı olursanız, O zaman ben de size baronluk talep etmenizde yardımcı olurum... | Open Subtitles | إذا ساعدتني مع مشروعي الصغير فسوف أساعدك إذن في المطالبة بواحدة من البارونيّات المفقودة |
| O zaman Oska'nın klibini kimin çekeceğini öğrenebilir misin? | Open Subtitles | إذن في طريقكِ يمكنكِ إكتشاف من المخرج الذي سيصور فيديو أوسكار الموسيقي؟ |
| Yani ilk gün, bu kocamandır. | TED | إذن في اليوم الأول ، هذه الكبيره الحجم. |
| Yani sizin dünyanızda havalı oğlanlar sizlersiniz. | Open Subtitles | إذن في عالمكم أنت تعتبرون من الشبّان المرحين |
| Yani intikamini yatakta aldin. | Open Subtitles | إذن في الحقيقة, لقد قمتي بتصفية ذلك الحساب في السرير |
| Yani zavallının biri de 150.000 dolarlık arabası için yana dursun. | Open Subtitles | إذن.. في هذه الاثناء هناك رجل مسكين يجري باحثا عن سيارته ذات الـ 150 ألف دولار |
| Yani sirada crashville var? Fazla bisey yok. | Open Subtitles | إذن في اعتقادك هو من وراء ما أنت فيه من الخراب ؟ |
| Ne Yani beni yardıma muhtaç bir prenses gibi kuleye mi hapsedeceksin? | Open Subtitles | هل ستسجنني إذن في برج عالي كأنني سيدة بحاجة للإنقاذ؟ |
| Yani zil her çalındığında zamanı belli oluyor. | Open Subtitles | إذن في أيّ وقتٍ يُسمح لأحدٍ بالدخول، فإنّه يضع طابعاً زمنياً. |
| Yani senin fantazinde, bütün kızlar pokus şeyleri mi taşır.? | Open Subtitles | إذن في تخيلاتك تلك أكانت كل الفتيات تحملن أشياء مدببة ؟ |
| Tamam, O zaman bu durumda, neden bu hafta buluşup işleri yoluna koymuyoruz? | Open Subtitles | حسناً , إذن في هذه الحالة لم لا أتي هناك خلال هذا الأسبوع وتسوية الأمور ؟ |
| Tamam. O zaman, seni yukarı, bir tur atmaya çıkarayım mı? | Open Subtitles | إذن في هذه الحالة، ما رأيك أن أخذك في جولة في الطابق العلوي؟ |
| Pekala. O zaman gidip kendime yiyecek bir şeyler bulayım. | Open Subtitles | حسناً إذن, في هذه الحالة عليّ الذهاب والبحث عن شيء لآكله |
| O zaman başka bir ülkeye sığınmamıza yardım edin. | Open Subtitles | ساعدنا إذن في الوصول إلى ملاذ في دولة أخرى |
| O zaman sen de dolaylı olarak benimle birlikte geliyorsun. | Open Subtitles | إذن في أسلوب الحديث ستأتين معي أيضاً |
| O zaman seksi bir şeyler giymeliyim. | Open Subtitles | إذن في هذه الحاله سأضع شيئاً مثيراً |
| O zaman defterleri bırak ve git. Hayır bunlar onun eski araştırma kayıtları. | Open Subtitles | ضعيه إذن في دفتر القصاصات وارحلي - كلّا، إنّها إحدى أوراق أبحاثها القديمة - |