| Eğer Annesinin mirasını yönetenlerle uğraşmaya karar verirse, çok ciddi sorunlar çıkabilir. | Open Subtitles | إذا كان سيقرر أن يتحدّى الإدارة لأخذ إرثه ، فلدينا مشكلة خطيرة |
| Ayrıca geçen her günle kendi mirasını parçalayan bir adamsınız. | Open Subtitles | وأنت الرجل الذي يقوم بتلطيخ إرثه مع كل يوم يمر. |
| Ama bu mal varlığını koruması ve mirasını güvence altına alması için gerekli bir neden. | Open Subtitles | ولكن هذا أحد الأسباب لحماية أصوله، تأمين إرثه. |
| mirası, yıkıldığı tarihe kadar sayısız savaş açan bir imparatorluk ve askeri otokrasi geleneğiydi. | TED | كان إرثه إمبراطورية استمرت في غزو لا نهاية له حتى انهارت وتقليد للإوتوقراطية العسكرية. |
| Ancak zengin mirası engin servetinin sadece bir kısmıydı. | TED | لكن ثراؤه الفاحش كان يشكل جزء واحد من إرثه الغني. |
| Kocam ona miras derdi bense 18 yıl teminatlı nafaka diyorum. | Open Subtitles | زوجي سيطلق عليه إرثه أنا أطلق عليه 18 سنة مضمونة من إعالة الطفل |
| Edebi mirasına rağmen Lovecraft ekonomik başarı konusunda sınıfta kaldı. | TED | على الرغم من إرثه الأدبي، لم يكن لافكرفت قادراً على تحقيق النجاح المالي. |
| emredildiğini düşünüyor. mirasının anlaşılması zor olsa da, Sankara'nın birçok politikası zamanının ötesinde olduğunu kanıtladı. | TED | رغم أنّ إرثه مُعَقّد، إلّا أن العديد من سياسات سانكارا أثبتت أنها سابقة لعصرها. |
| Onun mirasını korumak için eğitimini askıya almam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت بأنه يجب علي تأجل تدريبك من أجل الحفاظ على إرثه |
| Onun mirasını korumak için eğitimini askıya almam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت بأنه يجب علي تأجل تدريبك من أجل الحفاظ على إرثه |
| mirasını devam ettirmek isteyen mektup arkadaşlarından biri olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون أحد أصدقائه بالمراسلة يُكملون إرثه. |
| Bunu başaramadığıma göre onun mirasını onurlandırıp adalet istemekten başka seçeneğim kalmadı. | Open Subtitles | وبفشلي في ذلك لا خيار لديّ سوى احترام إرثه والمطالبة بالإنصاف |
| Onun mirasını onurlandırmak için burada olduğumu da söyleyebilirsin ve sahip olduğun şu dövmenin de bulmacanın sonraki parçası olduğu kanaatindeyim. | Open Subtitles | بإمكانكِ أن تقولي أنني هنا لأكرّم إرثه. وأنا أعتقد أن وشمكِ هو القطعة التالية من اللغز. |
| Cray Fielder'ın tehditleri mirasını şişirmek için değilmiş cüzdanını şişirmek içinmiş. | Open Subtitles | لم تكن عن استمرار إرثه كانت عن زيادة محفظته |
| Bence mirasını korumak için her şeyi yapar. | Open Subtitles | أظنّه سيفعل أيّ شيءٍ ليحمي إرثه. |
| Bu, gelecekteki mirası için çabalayan bir lider değildir. | Open Subtitles | نعم لقد أتممت مهمتك إنه لم يكن القائد الذى يبحث عن إرثه التاريخى وقتها |
| Geride bırakacağı mirası bu yolun tamamlanmasına bağlı gösterişli bir hayalperest. | Open Subtitles | "مع الحالمِ المتحذلق" إرثه يعتمد على الإنتهاء " "من هذا الطريق |
| Mayweather'ın mirası ne olacak? | Open Subtitles | وذلك هو إرثهم، لكن ماذا سيكون إرثه هو؟ |
| Umarım onun mirası, her birimizin içinde yaşar. | Open Subtitles | أتمنى أن يعيش إرثه في كلّ واحد منّا. |
| Öldüğüm zaman oğluma bozulmamış bir miras bırakacağım. | Open Subtitles | عندما أموت سأسلم إبني إرثه سليماً |
| İşte bu da miras olarak arkasında bu ikonik silüeti bıraktı. | Open Subtitles | و ترك ذلك إرثه في المشهد الرائع هذا |
| Onu bu şekilde anarak mirasına sahip çıkacağız. | Open Subtitles | هكذا سنبجل حياته. ونضمن بقاء إرثه. |
| Hunter'ın mirasına büyük değer veriyor. | Open Subtitles | تقوم بعمل كبير بخصوص إرثه |
| mirasının aynı ölçüde devam ettiğini görme şerefine nail oldum. | Open Subtitles | الآن أنا بكل تواضع أشاهد إرثه يستمر |