| Tüm seanslarımızda, Soru işaretleri vardı, çünkü sen temelde, bir katil değilsin. | Open Subtitles | في كلّ جلساتنا، كانت لديّ علامات إستفهام لأنّك في القلب لست قاتلاً |
| Jane. Geçmişi Soru işaretiyle dolu bu binadaki tek kişi o. | Open Subtitles | إنها الشخص الوحيد بذلك المبنى ، الذي يُعد ماضيها علامة إستفهام |
| Kenar boşluğuna, "çok mu pembe" yazıp sonuna Soru işareti koymuşsunuz? | Open Subtitles | ,في الهامش كتبت كلمة وردي جداً مصحوبة بعلامة إستفهام ؟ |
| Ona iki dolar işareti arasında bir Soru işaretinin anlamını sorar mısın? | Open Subtitles | هل ممكن أن تسألها ماذا تعنى علامة إستفهام عالقة بين إثنين من علامات الدولار؟ |
| Üzerinde Soru işareti olan tahta bir kutu bu. | Open Subtitles | إنه صندوق خشبي به علامة إستفهام على الأمام |
| - Sanırım Rick anlatmaya çalışıyor bunu orada bu adam hakkında sorulması gereken hala bir çok Soru olduğunu. | Open Subtitles | أنه لا يزال هناك علامات إستفهام عديدة تحيط بذلك الرجل. |
| Bir gölge ve Soru işareti koymuşlardı. Beni bulana ödül bile vaad etmişlerdi. | Open Subtitles | كان بهِ رسم وعلامة إستفهام كانت هناك مكافأه لمن يمسك بي |
| Birkaç Soru işareti ile bir ünlem. | Open Subtitles | إنّها علامات إستفهام عدّة وعلامات تعجّب. |
| Dikdörtgen tabelalı P-3 katı ve daire içine aldığı bir Soru işareti var. | Open Subtitles | لديه مثل مستطيل حول طابق بي 3 وهناك دائرة بداخلها إستفهام |
| - Yüzüne her baktığımda gördüğüm tek şey, Soru işareti ve saat. | Open Subtitles | كل مره انظر الى وجهها أرى علامة إستفهام و ساعه |
| Beş mahkum edilsin, altı serbest bırakılsın, ve bir de Soru işareti. | Open Subtitles | خمسة للإدانة، ستة لتبرئة وعلامة إستفهام واحدة |
| Soru kartları da dahil 26 harfi 13 derecelik açılarla 360 dereceye sığdırmam gerekiyor. | Open Subtitles | ستة وعشرين حرف مع بطاقة إستفهام على زاوية 360 سيعطنا مسافة 13 درجة |
| - Eminim ki adının yanına Soru işareti koymuştum. - Öyle mi? | Open Subtitles | أنا واثقة أنني وضعت علامات إستفهام بجوار إسمك |
| Benim de bir hanımefendi misafirim var Soru işareti? | Open Subtitles | أنا أيضاً لدي سيدة قادمة مع علامة إستفهام |
| Cemaatin önünde diz çöküyordum. Kutsal suya ellerimi batırmış, Kutsal üçlemeyi göğsümde gezdirmiş bir halde. Benim cılız vücudum Soru işareti gibi bükülürken kilise oturağında, | TED | كنت راكعة لفترة طويلة بينما المصلون واقفون، غمست كلتا يدي في الماء المقدس، رسمت الثالوث على صدري، جسدي الصغير منحني كعلامة إستفهام على كل المقاعد الخشبية. |
| Anladım, Soru işareti. | Open Subtitles | أي علامة إستفهام. تَعْني مثل الشيءِ، taiI |
| Hiç Soru işareti yok. Bu bir bildiri. | Open Subtitles | لا توجد هناك علامة إستفهام , إنه بيان |
| "Emily, akşam gelecek misin, Soru işareti." | Open Subtitles | "هل ستأتين الليلة يا إيميلي؟" "علامة إستفهام" |
| İki Soru işareti biraz agrasif olur. "Ne diyorsun?" der gibi. | Open Subtitles | علامتي إستفهام نوعا ما عدوانيه فهي تشبه "مااااذا" |
| "Büyük göğüsler, kızıl saç, ama hemşire?" Soru işareti. | Open Subtitles | "صدر كبير، صهباء و لكنها طبيبة، علامة إستفهام" |