| Bu soruya sadece Islamabad'daki bir general cevap verebilir. | Open Subtitles | هذا سؤال لن يجيب عليه سوى القائد في إسلام آباد. |
| Dünyanın dört bir yanından gazeteciler komşu Afganistan'daki savaşı vermek için İslamabad'a geldi. | Open Subtitles | آلاف الصحفيين مِنْ في جميع أنحاء، وَصلَ العالمُ إلى إسلام آباد لتَغْطية الحربِ في مُجَاوَرَة أفغانستان. |
| Benimle İslamabad'a gidecek. | Open Subtitles | هو معذّب. هو سَيَذْهبُ مَعي إلى إسلام آباد. |
| Belki de en iyisi önce İslamabad'a gitmem. | Open Subtitles | أَعتقدُ لَرُبَّمَا أفضل شيءِ لي لأَنْ يَذْهبَ إلى إسلام آباد أولاً. |
| Bu, eğer Islamabad'ı ikna edebilirsek gerçekleşebilecek olan bir şey ki bu da imkânsız. | Open Subtitles | سوف يحدث ذلك فقط إذا استطعنا إقناع إسلام آباد, و التي على العكس |
| Onu bu gece İslamabad'a geri gönderiyoruz. | Open Subtitles | نحن نُعيدُه إلى إسلام آباد اللّيلة. |
| Steve ve Danny İslamabad'da beraber çalıştı. | Open Subtitles | ستيف وداني عَملتْ سوية في إسلام آباد. |
| İslamabad'ın tam red modunda. | Open Subtitles | إسلام آباد تنكر علاقتـها بالعسكر |
| Hemen Islamabad'a dönmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | سوف نعود إلى. إسلام آباد في الآن. |
| Lahor, Karachi Islamabad yok edilir. | Open Subtitles | لاهور, وكراتشي , سيتم سحق إسلام آباد. |
| Crocker bulduğu herkese küfürü basıyor İslamabad'la hiçbir türde bir anlaşma yok ortada. | Open Subtitles | (كروكر) أقسم أنه لن تكون أيّ اشتباكات مع (إسلام آباد) من أيّ نوع |
| İslamabad'a tekrardan hoş geldin. Umarım yolculuğun pek rahatsız geçmemiştir. | Open Subtitles | مرحبا بعودتك إلى (إسلام آباد) أتمنى أنَّ رحلتك كانت مُريحة |
| Yaradı bile. İslamabad, 2002. | Open Subtitles | سبق أن نجح الأمر في "إسلام آباد" عام 2002. |
| Demek istediğim çok şiddetli ortamlarda, Bağdat'ta ve İslamabad'ta çalıştım. | Open Subtitles | أعني أني عملت في بيئات شديدة في (بغداد) و(إسلام آباد) |
| Seni Islamabad'dan çıkarmak için hayatımı riske atmamla aynı sebepten. | Open Subtitles | نفس السبب الذي جعلني أخاطر (بحياتي لأخرجك من (إسلام آباد |
| Çünkü bu adam İslamabad Havaalanı'nın bir bölümünü.. | Open Subtitles | بسبب هذا الرجلِ فى مطار إسلام آباد. . . . |
| Islamabad'ta onun ofisindeydim ve "Ne kadara ihtiyacın var?" dedim. | Open Subtitles | وقفت هناك في مكتب (إسلام آباد) وقلت، "كم تحتاجون؟" |
| İslamabad ofisinde bana vekalet eden adama söyledim... | Open Subtitles | وقف الرجل في مكتبي في (إسلام آباد)، وقلت له |
| - Yok, yani onu İslamabad'da bıraktım. | Open Subtitles | - لا. أَعْني، تَركتُه في إسلام آباد. |
| BİRLEŞİK DEVLETLER BÜYÜKELÇİLİĞİ İslamabad | Open Subtitles | "سفارة (الولايات المتحدة)" "إسلام آباد))" |