| Ruh, eğer beni duyabiliyorsan, bir işaret ver. | Open Subtitles | أيتها الروح إن كنتِ تسمعينني، أعطني إشارةً |
| Gazetede resmini gördüğümde bu mucizeyi dünyayla paylaşmamız için bir işaret olduğunu anladım. | Open Subtitles | حينما رأيت صورتك بالجرائد، كانت إشارةً لي بأنّنا يجب أن نشارك العالم هذه المُعجزة. |
| Ordunun toplanması için işaret göndereceğim. | Open Subtitles | سأرسل إشارةً للجيش ليعيد التجمّع |
| Bunu, kardeşin için umut verici bir işaret olarak görmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعدّها إشارةً واعدةً لأختكَ |
| Önce beyniniz, kolunuzun içindeki motor nöronlara bir sinyal gönderir. | TED | أولاً، يرسل دماغك إشارةً إلى الخلايا العصبية الحركية داخل ذراعك. |
| Sen de demin onlara işaret verdin. | Open Subtitles | ولقد أرلستِ لتوّكِ إشارةً. |
| Bir işaret aldım. | Open Subtitles | لقد اُعطيتُ إشارةً |
| - Bir daha ki sefer, dumanla işaret gönderirim. | Open Subtitles | . في المرّة القادمة سأرسل إشارةً دخانية (علامة عند الهنود عند الخطر ) |
| Birine işaret vermeye çalışırsa ailesi ölecekti. | Open Subtitles | حاول أن يعطي إشارةً فمات |
| Bir işaret daha göster. | Open Subtitles | اعطِني إشارةً آخرى |
| Bu, damarlarından doğru ince bağırsağa bir sinyal yolladı. | Open Subtitles | مما أرسل إشارةً إلى الأعصاب ومنها لأوعية الأمعاء الدقيقة |
| Böylece eğer bir hasta SARS-CoV-2'yle enfekte olmuşsa maske floresan bir sinyal verecek, bu sinyal de ucuz, mobil bir cihazla kolaylıkla tespit edilebilecek. | TED | وبالتالي إذا كان المريض مصاباً بالسارس-كوف-2، سيصدر القناع إشارةً مشعّةً يمكن أن يلتقطها جهاز يدوي بسيط وبخيس الثمن. |
| Belki ona bir sinyal yollayabilirsin, kötülüklerini telafi etmek içim. | Open Subtitles | ربما يجب عليكِ ان ترسلين إشارةً لها |