| Savaş ateşi yakmak istemeyen astlarım anlayışsızdılar ve bana ihanet ettiler. | Open Subtitles | قالوا أنني أريد إشعال فتيل الحروب مرة أخرى وقاموا بالتخلي عني |
| Bir meslektaşım bunu dünyanın karanlık köşelerinde bir ışık yakmak olarak nitelendirdi. | TED | زميل لي وصف هذا العمل بـ إشعال شمعة .. في أكثر الأماكن ظلمةَ في العالم. |
| Sağ eliyle çizim yapıyor, sağ eliyle sigara yakmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد رسم بواسطة يده اليمنى، وحاول إشعال سيجارته كذلك باليمنى. |
| İnsanoğlu ateş yakabilen yemek pişirebilen ve uzaktaki birisine zarar verebilen tek türdür. | Open Subtitles | البشر هم المخلوقات الوحيدة التي يمكنها إشعال النيران طبخ الأكل والإذاية عن بعد |
| O zaman işaret ateşi yakmayı deneyebiliriz. | Open Subtitles | إذن أعتقد أنه ينبغيّ علينا إشعال نيران الإشارة |
| Motivasyonlarının sigaralarını yakmak olduğunu düşünerek ona bir ateş uzatırsınız. | TED | تستجيب بتسليمهم ولاعة، مُستشفًا أن دوافعهم هي إشعال سيجارتهم. |
| Evlerini yakmak istiyordun. Ama unuttun bile. | Open Subtitles | لقد أردتِ إشعال النار في بيتهم لكنك نسيتِ |
| 11 'den sonra ışık yakmak yok küçük şırfıntı. | Open Subtitles | ممنوع إشعال الضوء بعد الحادية عشرة أيتها الوقحة |
| Mumları yakmak ne zamandan beri söndürmekten daha keyifli oldu? | Open Subtitles | متى أصبح إشعال الشموع أكثر متعةً من إخمادها؟ |
| Gablehouser'ın yüzüne, son başarılı deneyinin kendi osuruğunu yakmak olan şişirme bir lise fen hocası olduğunu söyledin. | Open Subtitles | حسنا ً، لقد وصفته بأنه أستاذ علوم مُبجل في مدرسة ثانوية آخر تجاربه العلمية الناجحة كانت إشعال الضرطات |
| Söylenene göre, arkadaşlarından biri kafayı yemiş ve orayı yakmaya başlamış. | Open Subtitles | ما قاله , أن أحد أصدقائه جن و بدأ في إشعال المكان |
| Galerideki yangınla beni yakmaya çalışan oydu. | Open Subtitles | إنه هو الشخص الذى حاول أن يحرقنى فى حادث إشعال النار بالشركة |
| Çünkü boynumda kibrit yakmaya bayılırdı. | Open Subtitles | لأنه كان يحب إشعال الثقاب بحكها على رقبتي |
| Ben iki çubukla ateş bile yakamam, fakat siz... bence çok yol katettiniz. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع إشعال النار بعودين لكن هذا أنا جئت من مكان بعيد |
| Ben, şahsen, karanlığa küfretmektense mum yakmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا شخصيًّا أفضّل إشعال شمعة خيرًا من أن ألعن الظلام. |
| Ateşleme devrelerine ulaşmadan önce onu yakalamalıyız. | Open Subtitles | علينا أن ننال منه قبل أن يصل إلى دوائر إشعال الصواريخ |
| Sizler, ofise gidip arkadaşları ile konuşması gereken ya da oyun devriminde değişimi ateşlemesi gerekenlersiniz. | TED | لأنكم أنتم من عليهم العودة إلى المكتب أو التحدث إلى أصدقائكم و إشعال شعلة التغيير في ثورة اللعب. |
| Burada oturup buna katlanmamız gerekmez. Işıkları yakabiliriz. | Open Subtitles | ليس لازاما علينا أن نجلس هنا و نرضى بذلك يمكننا إشعال الأضواء. |
| O ağaçtaki el izine doğru çekilirler, sonra da sıcak ateşe. | Open Subtitles | لقد تم إستدراجهم لنقطة أثر اليد بالغابة ومن ثم إشعال النار |
| Fırtına yüzünden elektrikler kesildi. Mumları yakmam gerekiyor. | Open Subtitles | قطعت العاصفة الكهرباء في المنزل علي إشعال بعض الشموع |
| Sen IQ testinden aldığın 2 puanı birbirine sürterek yangın bile çıkaramazsın, kaybol. | Open Subtitles | لم لا تأخذ نقطتيك في إختبار الذكاء وتربطهما معاً لترى إن كنت تستطيع إشعال نار , أغرب عن وجهي |
| Ana motorlar ateşleniyor. | Open Subtitles | 4، 3، 2، 1 إشعال المحركات الرئيسية |
| Biraz kağıt hazırla. Ben de gidip odun bulayım. | Open Subtitles | أحضري بعض الورق من هناك سأخرج وأحضر خشب إشعال النار |
| Sanırım ateşi yakma vakti geldi. | Open Subtitles | حان وقّت إشعال النار |
| İşin içinde Şenlik ateşi yakmak da var mıydı? | Open Subtitles | هل تضمن هذا التنفيس إشعال حريق ؟ لأن رائحتك تعبق بالدٌخان |
| Kurtlar her tarafımızı saracak. Yakında karanlık basacak. ateş yakmamız gerekiyor. | Open Subtitles | الذئاب في كل مكان وسوف يحل الظلام علينا إشعال النار |