| Pozisyonumuzu zayıflatmak ve dikkatimizi başka bir yere çekmek istiyorlar. | Open Subtitles | لقد كانوا يحاولون إضعاف خطوطنا، إحداث تمويه |
| Flütçünün tarzının önce kurbanı zayıflatmak | Open Subtitles | قلتَ أن طريقة عمل عازف المزمار هو إضعاف حضاياه |
| Kulübü zayıf düşürmek ve kapımıza kadar bir sürü bela getirmek istiyorsan anlamlı. | Open Subtitles | منطقي إذا كنت تحاول إضعاف النادي. و تأتي بكم كبير من المشاكل إليه. |
| Bu sosyal çevreler zayıfladığında, ülkenin kendisi daha zayıf hale gelir. | TED | حينما يتم إضعاف الروابط الاجتماعية، تزداد الدولة ضعفًا. |
| Tüm bildiğimiz, Ori'ın, onu bizim direncimizi zayıflatmaya çalışması için görevlendirmiş olduğu. | Open Subtitles | نحن لا ندري ربما, كانوا "الأوراي" هم الذين يأمرونه لمحاولة إضعاف عزيمتنا |
| İkmal malzemelerinin azlığı ana birlikleri zayıflatmaya devam ediyor. | Open Subtitles | نقص الإمدادات مستمر في إضعاف وحداتنا الرئيسية |
| Bu da derinin incelmesine ve damarların zayıflamasına neden olur. | Open Subtitles | أجل ، ذلك يؤدي إلى ترقق في الجلد و إضعاف الأوعية الدموية. |
| Kriptonlu hücrelerini zayıflatabilen bir mineral. | Open Subtitles | قطع معدنية قادرة على إضعاف الخلايا الكربتونية. |
| Juubi'nin çakrasını çıkararak 9 kuyruğa kadar olan canavarlar arasında gücü zayıflatmak amacıyla böldü. | Open Subtitles | ولهذا قام الريكودو سينين بتقسيم تشاكرا الجيوبي. مُقسّما إياه لتسعة وحوشٍ مُذيّلة .بُغية إضعاف قوّته |
| Çoğu parazitin tek amacı vardır. Konağa saldırıp zayıflatmak. | Open Subtitles | معظم الطفيليات لديها هدف واحد مهاجمة و إضعاف مضيفها |
| Şimdi, son soruma gelmek istiyorum. Ormanlarımızı zayıflatmak yerine neden iklim değişikliği mücadelelerinde onlara yardım etmiyoruz? | TED | لذلك، أودُ الرجوع إلى سؤالي الأخير: فبدلًا من إضعاف غاباتنا، كيف يمكننا تعزيزها وتقويتها ومساعدتها على التعامل مع التغير المناخي؟ |
| Görevin, rakiplerimizi zayıflatmak olacak. | Open Subtitles | ستكون مهمتك، إضعاف خصمنا. |
| Şimdi eğer birisi Niklaus'u koruma becerimi zayıflatmak istiyorsa... belki de bunun nedeni onun ölmesini istemeleridir. | Open Subtitles | وطالما يودّ شخص ما إضعاف قدرتي على حماية (نيكلاوس) فربّما لكونه يشتهي موته. |
| İnsan bitkileri zayıf düşürmek yoluyla toprağı işlemeyi öğrendi; | Open Subtitles | تعلّم الانسان زراعة الأرض عن طريق إضعاف النباتات |
| Hangi Cylon engelleyici frekansların zayıf olduğunu kaynağa sordum... | Open Subtitles | لقد طلبت من المصدر الداخلى إضعاف تردداتَ التشويش |
| Ayrıca evet, zayıf üyelerimden bazılarının aklına kaçma fikrini soktu. | Open Subtitles | ونعم، كانت سوف تعطي بعض من إضعاف الاخوة بعض الأفكار بخصوص الهروب |
| Malzeme kıtılığı ana birimlerimizi zayıflatmaya devam ediyor. | Open Subtitles | نقص الإمدادات مستمر في إضعاف وحداتنا الرئيسية |
| Ve toplumumuzun yapısını zayıflatmaya çalışan bu etkilere karşı tüm gücümüzle savaşmalıyız. | Open Subtitles | ويجب أن نناضل بقوة شديدة ضد هذه التأثيرات التي تحاول إضعاف هيكل مجتمعنا |
| Kendileriyle uğraşan adamları zayıflatmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | محاولين إضعاف من يقف في طريقهم. |
| Duygusal stres kalp kaslarının zayıflamasına yol açar. | Open Subtitles | ضغط عاطفي سبب إضعاف عضلات القلب |
| Kriptonlu hücrelerini zayıflatabilen bir mineral. | Open Subtitles | معدل قادر على إضعاف "خلايا الكائنات "الكبربتونية |