| Bu akşam da düşmezse, lastiğini indirin. Başka yolu yok. | Open Subtitles | لو أنه لم يهبط الليلة ، فعليك أن تفسد إطاره ، ليس هناك طريق آخر |
| Gelecek sefer bırak taksi şoförü lastiğini kendi değiştirsin. Zamanında gel. | Open Subtitles | في المرة القادمة، إترك سائق سيارة الأجرة يغير إطاره الخاص وأنت تأتي هنا في الوقت المناسب. |
| - Üstü kalsın, lastiğini tamir et. | Open Subtitles | -إحتفظ بالباقي، وأصلح إطاره . |
| Adam arabayı kullanıyordu ve birden lastiği patlayıverdi. | Open Subtitles | أسمعي. الرجل كان يقود السيارة و تعرض إطاره إلى إنفجار |
| - Ve lastiği patlatmış. | Open Subtitles | ثمَ فرا مسرعً وإنفجر إطاره - |