| 17 tridentin hala kontrolümde olduğunu düşünürsek bu biraz abartı oluyor, değil mi? | Open Subtitles | هذا بعيد عن امنال أليس كذلك مع إعتبار أن 17 صاروخاً تحت تصرفي؟ |
| Mutabakat bağlantılarını falan düşünürsek, aslında örgütle ilişkisi olan hapis tutuğumuz biri var. | Open Subtitles | حسنا، عندنا شخص ما في الحقيقة تحت الحراسة بإرتباطات سي آر إف، إعتبار روابط ميثاقهم وكلّ. |
| Zaman aralığını düşününce, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. | Open Subtitles | لست متأكّد ما أصنع منه إعتبار الإطار الزمني القصير. |
| İki tarafı da düşününce kararım netleşti. | Open Subtitles | بعد إعتبار كل من الجانبين أصبح الإختيار واضحا |
| Kıvamın acımasız ölçüde korkunçtu, sanki insan hayatına hiç saygısı yokmuş gibi. | Open Subtitles | روايتك كانت مروعه و حماسك لها كان غريباً كما لو لم يكن لديك أدنى إعتبار للحياة الإنسانيه |
| Kanuna hiç saygısı olmayan birine ne yapmak gerekir? | Open Subtitles | ما الذي يجب فعله لشخص ليس لديه إعتبار للقانون ؟ |
| Ancak senin bana danışmanlık yapacağını bilirsem bunu bir seçenek olarak değerlendirebilirim. | Open Subtitles | يمكنني إعتبار ذلك خياراً فقط إن علمت أن بإستطاعتي القدوم إليك من أجل استشارة |
| - Milyarder olduklarını düşünürsek, evet. | Open Subtitles | حسناً، على إعتبار انهم مليارديرية ، كلا. |
| Aslında ikisiyle de demek lazım bu işi devam ettirmenin onun ruhu için ne demek olduğunu düşünürsek. | Open Subtitles | لنقل أن الأمر يخص الإثنين على إعتبار كم يعني الأمر لها هذا ما نتابعه في روحها |
| Yani, onun hakkında şüphelendiğimiz şeyi düşünürsek. | Open Subtitles | أنا أقصد ، على إعتبار أنه كان مشتبه به |
| Şu anda filonun dağılmakta olduğunu düşünürsek oldukça duyarlı bir hareket. | Open Subtitles | منتهى التعقٌل , على إعتبار أن الأسطول يُمزق نفسه الآن ! |
| Özellikle de bir kalbin olmadığını düşünürsek Qareen. | Open Subtitles | بأخذ إعتبار أنكِ لا تملكين قلبًا "أيها "القرين |
| Kendi sorunlarını düşünürsek cesurca bir hareket Eli. | Open Subtitles | هذا أمرٌ وقحٌ منك يا (إيلا), بأخذ إعتبار مشكلاتك الخاصة |
| Buraya saplandığımızı düşününce, bu içimi rahatlattı. | Open Subtitles | هذا مريح بأخذ إعتبار وجودنا هنا |
| - Olanları düşününce oldukça sakin görünüyorsun. | Open Subtitles | -تبدو هادئاً جدا، على إعتبار |
| Neyi düşününce? | Open Subtitles | إعتبار ماذا؟ |
| Neyi düşününce? | Open Subtitles | إعتبار ماذا؟ |
| - Bildiğimiz şeylerden birisi de Nikita'nın duygusuz, taş kalpli ve insan hayatına saygısı olmayan bir katil olduğu. | Open Subtitles | -أحد الأشياء التي نعلمها هي أنَّها قاسية المشاعر و قاتلة بقلب بارد دون أيّ إعتبار للحياة الآدمية |
| Hayır, Selina Kyle bile insan hayatına daha fazla saygısı var. | Open Subtitles | لا، حتى (سيلينا كايل) لديها إعتبار أكثر للحياة الإنسانية |
| Onun saygısı mı? | Open Subtitles | إعتبار منه هو؟ |
| Ancak senin bana danışmanlık yapacağını bilirsem bunu bir seçenek olarak değerlendirebilirim. | Open Subtitles | يمكنني إعتبار ذلك خياراً فقط إن علمت أن بإستطاعتي القدوم إليك من أجل استشارة |