| O zaman bu en başarısız baştan çıkarma olarak tarihe geçmeli. | Open Subtitles | حسناً, إذاً هذا يجب أن يسجّل كأكثر إغراء فشلاً في التاريخ. |
| Ama kuş peşine düşmenin kısa sürede çok çekici hale geleceğini... ve vurabileceğim bütün alakargaları vurmakta serbest olduğumu... söyledi. | Open Subtitles | ولكنة قال سابقاً أو لاحقاً .... من المفترض أن إغراء السعى وراء الطيور سيَكون أكثر من اللازم |
| Buna rağmen, babam resmin içinde değildi ve sokakların cazibesine karşı koyamadım. | TED | رغم ذلك، فلم يَكنَّ في الصورة، ولم أستطع مقاومة إغراء الشوارع. |
| Olur böyle şeyler. Eninde sonunda cazibe galip gelir. | Open Subtitles | عاجلاً أم آجلاً يجب أن يقع ضحية إغراء النقود |
| Fakat gerçekten herkesten fedakarlık yapmalarını istiyorsunuz, ancak kendi başına hareket etmek herkese cazip geliyor. | TED | لكنكم بالفعل تريدون أن كل شخص أخر أن يضحي , لكن كل شخص يعيش على إغراء أن يربح بدون أن يضحي . |
| Tanrısal bir Playboy'dur, Parti parti dolaşır herkesi her yöne tahrik eder. | Open Subtitles | إنه بالتأكيد فتي إغراء يتنقل من حفلة لأخري يغري الجميع في كل الأماكن |
| Evet. Çocukları yuvama çekmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | نعم , أنا أحاول إغراء هؤلاء الأطفال إلى كُشكي |
| Yani, yaşlı bir kadının cazibesi reddedilemez. | Open Subtitles | أعني، إنّ إغراء النساء الأكبر سنّاً أمر لا يُنكر |
| Hayır. Bu çok cezbedici, ama vicdanımın sesini dinlemeliyim. | Open Subtitles | ان هذا إغراء و لكني اتطلع لشئ أعلى |
| Bu yüzden şeytanın baştan çıkarmalarına direnmek bu kadar zordur ve yine bu yüzde faşizmin baştan çıkarmalarına direnmek zor. | TED | ولذلك يصعب مقاومة إغراء الشيطان، ولذلك يصعب أيضًا مقاومة إغراء الفاشية. |
| Ancak bazı insanlar için Negatif Alan baştan çıkarıcı da olabiliyor. | Open Subtitles | ولكن تعتبر المنطقة السلبية كمصدر إغراء لدى البعض |
| Ama kuş peşine düşmenin kısa sürede çok çekici hale geleceğini... ve vurabileceğim bütün alakargaları vurmakta serbest olduğumu... söyledi. | Open Subtitles | ولكنة قال سابقاً أو لاحقاً .... من المفترض أن إغراء السعى وراء الطيور سيَكون أكثر من اللازم |
| Kolayca etkilenecek bir yaşta olan bir çocuğa kesinlikle çekici gelirsin. | Open Subtitles | عِنْدَكَ a إغراء مُتَأَكِّد إلى a طفل الذي ما زالَ في عُمرِ قابل للتحويرِ. |
| Kaçak olduğunuzda, ülkeden kaçmanın cazibesine kapılıp ayrıntıları düşünmeyi sonraya bırakırsınız. | Open Subtitles | عندما تكون فاراً من وجه العدالة يكن هناك إغراء كبير بمغادرة البلاد و تدع التفاصيل و مشاكلها لما بعد |
| Hem İsa hem de Buda, duyusal hazların cazibesine ve dünyevi doyumsuzluğa sırt çevirmek zorunda kalmışlardır. | Open Subtitles | وكان كل من المسيح وبوذا إلى الابتعاد عن إغراء الملذات الحسية و الجشع الدنيوية. |
| Bu ayrıcalık ile kim olduğumuzu saklayan oldukça samimi bir cazibe gelir. Eğer kim olduğumuzu saklarsak daha az güvenilir oluruz. | TED | لكن مع هذه الميزة يكون هناك إغراء كبير للتراجع عن تجسيد حقيقة ذواتنا، وإذا امتنعنا عن تجسيد حقيقة ذواتنا، ستتضاءل احتمالية أن نكون محل ثقة. |
| Biyosferi ve onu oluşturan, birbirinden ayırmanın imkansız olduğu farklı türleri büyük bir varlık akışı olarak bütünsel bir şekilde değerlendirmek cazip gelebilir. | TED | قد يكون هناك إغراء لعلاج المحيط الحيوي تاريخيا والأنواع التي يتكون منها كمادة عظيمة متدفقة بالكاد تستطيع تمييز واحد من الآخر. |
| Pötikareli önlüğün, erkeklere eziyet çektirmek için kadınların icat ettiği en büyük tahrik unsuru olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول إن المئزر القطني هو أروع أدات إغراء إخترعتها النساء لتعذيب الرجال |
| Olanlardan sonra başka hizmetkarlarımı da mı İsa'ya çekmeye çalıştın? | Open Subtitles | لقد حاولت إغراء عبيدي آخرين ليسوع بعد كل شيء ما حدث؟ |
| Sadece bir bakirenin cazibesi, iki yurda da barış getirebilirdi. | Open Subtitles | فقط إغراء عذراء يَجْلبُسلامَإلىكلتاالبيوت. |
| Çok cezbedici olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه إغراء قوي |
| O kadar bir tuzağa birisi ikna yapar... | Open Subtitles | .. إنها تجعل إغراء الشخص إلى فخ |
| Yalnızca olası çalışanları cezbetmeye çalışmıyorsun, Simon. | Open Subtitles | كنت لا مجرد إغراء الموظفين المحتملين، سيمون. |
| Geniş kalçaların beni günaha girmeye teşvik etmiyor. | Open Subtitles | وركيك الواسعتان لا يمثلان أي إغراء بالنسبة لي |
| Neyle uğraştığını bilmiyorum. Ama senin yaptığın tanımlama basitçe klasik vampir Ayartma unsurları. | Open Subtitles | لا أعلم مع ما نتعامل هنا، لكن ما وصفته ما هو إلا إغراء كلاسيكي من مصاص دماء |
| Ama yine de, kendisini ayartması için Perfecto'yu ayartmaya devam etti. | Open Subtitles | ولازالت قادره على إغراء بيرفكتو على أن يغريها |