| Hedefini gör, neyi amaçladığını anla, ve yayı öyle bırak. | Open Subtitles | رؤية هدفك إفهمي مالذي تصوبين نحوه وجسدياً دعي السهم يطير |
| Şunu anla: Artık bu dünyada beni korkutan hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إفهمي هذا ، ليس من شيء على هذه الأرض يستطيع أصابتي بالرعب الآن |
| O halde şunu anla, gönderdiğin herşey üç katıyla geri döner. | Open Subtitles | حسناً.. إفهمي هذا مهما فعلت يعود عليك ثلاثة أضعاف |
| Eğer itiraz etmeyi seçerseniz, şunu anlayın. | Open Subtitles | إذا إخترتي الإعتراض إفهمي ذالك |
| İsterseniz beni suçlayın ancak hikâyenizin Londra siyahlarından etkilendiği iddiasının olmaması gerektiğini anlayın lütfen. | Open Subtitles | ألقي باللوم عليّ إن كنتي تحبي ولكن أرجوكِ إفهمي لايمكن ان يكون هناك أثر على الإقتراح وذلك بأن قصتك كانت متأثرة من قِبل سود لندن |
| Garsonsun sen, roket inşa etmiyorsun. Hallediver bir zahmet. | Open Subtitles | أنتِ نادلة, وليس موظفة في معمل للصواريخ، إفهمي ذلك |
| Mahkemede dayanağımız olmaz. anla lütfen. | Open Subtitles | لا شي سيكون في المحكمة ارجوكِ إفهمي |
| - İçimde çok büyük bir acı var. - Ağlama. anla. | Open Subtitles | ألم فظيع في داخلي - لا تبكِ، بل إفهمي - |
| - Lütfen anla. - Ben herşeyi anlıyorum. | Open Subtitles | رجاءً إفهمي انا افهم كُل شيءَ |
| Kyle dedi ki: "Dinle, dinle, ve iyice anla." | Open Subtitles | (أنصتي ، قال ذلك (كايل " " أنصتي و إفهمي " |
| Ama her türlü geleceğini anla. | Open Subtitles | ولكن إفهمي هذا... إنك ستأتين برفقتي. |
| Söylediklerimi anla lütfen. | Open Subtitles | فقط إفهمي ما أقوله، رجاء |
| - Kendinden utan! - Lütfen anla. | Open Subtitles | عارُ عليك - أرجوك ، إفهمي - |
| İyice anlayın, işte bundan bahsediyorsunuz. | Open Subtitles | إفهمي فحسب هذا هو ما تقولين |
| Garsonsun sen, roket inşa etmiyorsun. Hallediver bir zahmet. | Open Subtitles | أنتِ نادلة, وليس موظفة في معمل للصواريخ، إفهمي ذلك |