| Tam önümüzde, elektronik ortamda hava yoluyla aktarılan bilgisayar kodları. | Open Subtitles | أكواد للحاسب يتم نقلها إلكترونيًا عن طريق الهواء أمامنا تمامًا |
| Biz de bunu çiplerimizle elektronik olarak yapıyoruz; görseli kaydediyoruz ve bilgiyi deşifre ediyoruz, hem de sadece saniyenin milyonda birinde. | TED | نقوم بعمل ذلك إلكترونيًا باستخدام شرائحنا نسجل الصورة ونفك تشفير المعلومات، في جزء من المليون من الثانية |
| Son çılgınlığın, ciddi bir sağlık riski olduğundan çoğu kişi haberdar olmayabilir. Bu, yeni moda olan elektronik sigara içmek veya e-sigaralardaki e-likitlerin buharlaşmasıyla ortaya çıkan tatlı aerosolleri solumak. | TED | آخر الصيحات قد لا يتلمّسها الجميعُ كخطرٍ صحيّ محدق، وهو يتعلّق بالتدخين الإلكتروني وشعبيته الجديدة، أو تدخين الأدخنة الحُلوة التي تجري عبر تبخير السوائل المعدة إلكترونيًا في عملية تدخين إلكتروني. |
| Düşüncemiz bunun sadece bir dizüstü değil, şekil değiştirip bir elektronik kitap da olmasıydı. | TED | الفكرة كانت أنه لن يكون حاسوبًا محمولًا فقط، بل إنه يمكن أن يتحول ويصبح كتابًا إلكترونيًا. |
| Telefonlarımız aracılığıyla elektronik olarak gönderebiliyorsak o zaman ağızlarımız aracılığıyla da duygusal olarak söyleyebiliriz. | Open Subtitles | إذا أمكنا إرسالها إلكترونيًا خلال هواتفنا إذًا بإمكننا قولها بإحساسنا |
| Dosyayı Savunma Bakanlığı tekrar gizli olarak sınıflandırıp ben daha erişemeden elektronik olarak geri çekilmişti. | Open Subtitles | أُعيد تصنيف هذا الملف من قبل وزير الدفاع وتم سحبه إلكترونيًا من حاسوبي قبل أن أتمكن من الوصول إليه |
| Bildiğin gibi, Dorset'teki şişeler elektronik olarak izlenir. | Open Subtitles | تعرف، القناني في "الدورست" يتم تعقيبها إلكترونيًا. |
| Sanırım elektronik olarak çalınacak. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا يتم إلكترونيًا. |
| Bu minik adam elektronik fotoğrafları daha şimdiden Amy'nin laboratuvarındaki tüm numunelerden %20 hızlı tanıyabiliyor. | Open Subtitles | يمكن بالفعل لهذا الصغير التعرف على الصور المنقولة إلكترونيًا أسرع بنسبة 20% من أي عينة أخرى (بمعمل (آيمي |