| Sana bir şey söyleyeyim mi? O kız, yani kızın Eloise o senin hayatında güzel olan tek şey. | Open Subtitles | اسمح لي ان اقول لك شيئا الفتاة,ابنتك,إلويس |
| Şunu söylemek isterim ki; bu oyun annem, Eloise Fischer'ın anısına adanmıştır. | Open Subtitles | حسناً، سأقول فقط ان هذه المسرحية مُهداة الى ذكرى أمي (إلويس فيشر) |
| Bay Araga, siz Eloise'e ders verirken, büyükbabası nerede olur? | Open Subtitles | حسناً، سيد (أراغا) عندما تقدم دروساً لـ(إلويس) أين يكون جدها؟ |
| Kendimizi mukaddesliğe ve ibadete adayabiliriz, aynen Abelard ve Eloise gibi. | Open Subtitles | سنعيش في التسبيح و الصلوات (مثل (أبيرلارد (و (إلويس |
| Abelard'ın Heloise'i aradığı gibi arayacağım seni. | Open Subtitles | سأبحث عنك مثل (أبيلارد) و (إلويس) |
| Belki Eloise'in televizyon izlediği saatleri azaltma yoluna gidebilirsiniz. | Open Subtitles | ربما عليك أن تهتم بتقليص عدد ساعات (إلويس) في مشاهدة التلفاز. |
| Eloise bu teslim etmen gereken ödevin, öyle değil mi? | Open Subtitles | (إلويس), أليس من المفترض ان تسلم هذه الورقة؟ |
| Yani sen burada kalırsan Eloise'i benden almaları daha kolay olur, öyle mi? | Open Subtitles | لذا انت تعتقد ان بقائك هنا يجعل الامر سهل لاخذ (إلويس) مني |
| Ya kendine çeki düzen ver ya da Eloise'den uzak dur. | Open Subtitles | اما ان تنظف نفسك... أو تبتعد عن إلويس |
| Ne tatlı, esrar partisi bittikten sonra Eloise'i elleriyle getirecekmiş demek. | Open Subtitles | جميل منه أن يحضر (إلويس) هنا في رحلة إلى حقل تدخين الحشيش |
| Eloise devletin atadığı psikologla tam dokuz seans boyunca görüştü. | Open Subtitles | (إلويس) خضعت لتسعة جلسات مع إختصاصية الأطفال لدى المقاطعة الإختصاصية المعينة من قبل (جيفرز) |
| Jeffers'lar psikologu da manipüle ettiler ama hiçbir raporunda Eloise hiçbir konuda aklından geçeni söylemeye korkan bir çocuk olarak tarif edilmiyor. | Open Subtitles | ولاأياً من تلك التقارير أظهرت بأن (إلويس) طفلة لم تشعر بأمان كافي لتعرب عما يدور في عقلها في أي موضوع |
| Peki Eloise'in dersleriyle yakından ilgili diyebilir misiniz? | Open Subtitles | هل ستقول بأنه بأنه يساهم جداً في دراسة (إلويس)؟ |
| Eloise'e ders veriyorum. Piyano öğretiyorum. Ve bazen şoförlüğünü yapıyorum. | Open Subtitles | أدرس (إلويس) ، دروس في البيانو وكما أنني أحياناً أكون سائقه |
| Bay Araga, Bay Anderson'ı Eloise'in yanında alkollü halde gördüğünüz oldu mu? | Open Subtitles | سيد (أراغا) هل سبق لك رؤية السيد (أندرسون) ثملاً أمام (إلويس)؟ |
| O gün Eloise'le birlikte ikisi kaç saat geçirdiler? | Open Subtitles | وكم من وقت قضياه مع (إلويس) في ذلك اليوم؟ |
| Ne mutlu ki maddi durumunuz da Eloise ve sizin rahatça yaşamanız için yeterince iyi. | Open Subtitles | ولحسن الحظ فأنت في حالة مادية تمكنك من المحافظة على نمط حياة تستمتعان أنت و (إلويس) بها؟ |
| Ancak Eloise'in büyükbabası hakkında yanıldığımı söylemeliyim. | Open Subtitles | ولكني أحتاج إلى أن أقول بأني كنت مخطئة بشأن جدّ (إلويس) |
| Hayır Başkan Eloise Tiberghien bir kadın. | Open Subtitles | ال العمدة إلويس تيبرجون إمرأة |
| Ertesi yıI, kendisi ve kızı için Max ve Eloise St. Vincent adında yeni yeni kimlikler yaptırdı. ve Marjorie ile birlikte yeni, sahte bir başlangıç yapmak için Philadelphia'ya yerleşti. | Open Subtitles | في العام التالي قام بصنع هوية جديدة له ولابنته (ماكس) و(إلويس ) (سانت فنسنت) (واستقر في (فيلادلفيا |
| Bir rahibe mi? Heloise gibi mi? | Open Subtitles | راهبة مثل (إلويس) |