| Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi, o kadar iyi biriyim ki herkesle geçinebiliyorum, hatta en zorlu rakiplerimle bile. | TED | إلى الحد حيثما إنه جزء هويتي الشخصية والمهنية أنني لطيفة جداً وأستطيع أن أنجسم مع أي أحد حتى مع أشد الخصوم. |
| Fakat o yine de endişelerini yenemedi. Ve bu konu hakkında o kadar çok tasalandı ki, vardığı noktada tek yapabileceğinin çok sevdiği işini bırakmak olduğuna inandı. | TED | لكنه بقي قلقًا بشأنه، وكان قلقًا بخصوصه إلى الحد الذي ظن أن الشيء الذي يستطيع فعله هو ترك الوظيفة التي أحب. |
| Bu ilişki o kadar faydalıydı ki kediler Neolitik çiftçilerle birlikte Anadolu'dan Avrupa'ya ve oradan da Akdeniz'e göç etti. | TED | كانت علاقتهما مفيدة للغاية إلى الحد الذي جعل القطط تهاجر برفقة مزارعي العصر الحجري من الأناضول إلى أوروبا والبحر المتوسط. |
| Kendi duygularınızı ve başkalarının duygularını anlayabilme yetisi olan duygusal zekâ o kadar önemli ki okullarda ve işletmelerde öğretiliyor ve sağlık hizmetleri tarafından teşvik ediliyor. | TED | الذكاء العاطفي الذي هو مهارة إدراك وتسمية عواطفك وعواطف الآخرين يعتبر مهمًا جدًا إلى الحد الذي جعله يُدرّس في مدارسنا وأعمالنا وجعل مؤسساتنا الطبية تحُثّ عليه. |
| Ama elbiselerimin haline üzülüp... çöreklerimin methedilmesine sevinecek kadar değil. | Open Subtitles | ولكنى لست حمقاء إلى الحد الذى أرثى فيه لحال ثيابى أو آتيه فخراً بالثناء على مهارتى |
| Orman o kadar da ürkütücü bir yer değildir. | Open Subtitles | الأدغال ليست مكاناً سيئاً إلى الحد الذى يظنه البعض |
| O kadar ki, sonunda dizlerimin üstüne çöküp ebedi aşkım için yemin ettim. | Open Subtitles | إلى الحد .. الذي إنتهيت بالسقوط على ركبتيّ و أتعهد بحبها الأبدي. |
| Artçı şoklar bu sabah hissettiğimiz şiddete kadar çıkabilir. | Open Subtitles | كان الممكن أن يصل إلى الحد الذى شعرنا به هذا لصباح |
| O kadar da gereksiz değil. | Open Subtitles | هل سبق أن إنتابكِ القلق من أن تصلي إلى الحد الأقصى من طاقتكِ العقليّة؟ |
| Senin gibi olamayacak kadar başarılı olmamı istiyorsun. | Open Subtitles | إنك تريدين أن أنجح إلى الحد الذي لا يمكنني التفوق به عليك |
| Şebekeyi limitlerine kadar zorlayan ısı dalgası vardı. | Open Subtitles | هناك موجة الحرارة. التي دائما ترفع حمل الشبكة إلى الحد الأقص. |
| Üst kademelerle paylaşmadan göz yummam gereken o kadar şey var ki. | Open Subtitles | إلى الحد الذي لا أستطيع فيها ان أراك قبل أن يقذفوني من على الدرج |
| Onu kaçırtacak kadar işe yaradı da ama biz bir şey yapmadığımız için hamle yapmayınca senin peşine düştü. | Open Subtitles | ونجح ذلك إلى الحد الذي جعله يهرب لكن عندما لم نفعل شيئًا عندما لم ننقض عليه |
| Ta ki, geri ödemesi mümkün olmayana kadar. | Open Subtitles | إلى أن وصلت إلى الحد الذي لا تستطيع أن تدفع لهم |
| Ve o kadar çok ağlar ki, ürettiği sıvı günde 283 gr, yılda 113 litre! | TED | وتبكي كثيرا إلى الحد الذي تفقد فيه عشرة أوقيات من قطرات الدمع يوميا ما يعادل ثلاثين غالونا في العام الواحد! |
| Bilimin temellerinden teknolojinin limitlerine, bizzat insan durumunun tanımına kadar, bence hesaplamanın kaderi geleceğimizin fikrini tanımlamaktır. | TED | إنطلاقا من أسس العلوم و إلى الحد الذي تسمح به التكنولوجيا وحتى التعريف بالحالة الإنسانية، أعتقد أن الحوسبة موجهة لأن تكون الفكرة الأهم في مستقبلنا. |
| Sizin küçük yarışınıza tanınmış bir kişinin katılmasının ne kadar yenilikçi olduğunun farkındayım... ama nazikçe sizden medya kapsamının minimumda tutulmasını isteyecem. | Open Subtitles | انا مدرك لحجم الابتكار الذى يحقق دخول اغلب المشاهير لسباقكم الصغير ولكن يرجى مقاومة الاغراء والحفاظ على تغطية وسائل الإعلام إلى الحد الأدنى. |
| ...makul bir sayıya indirene kadar bu masadan kalkmak yok. | Open Subtitles | ...و مع ذلك, لن نغادر هذه الطاولة حتى نخفض هذه القائمة إلى الحد الأدنى |
| Bilirsiniz, buraya kadar geldikten sonra niye kendimizi yeniden tehlikeye atalım? | Open Subtitles | فقد وصلنا إلى الحد الذي نقول فيه، ما الذي "يجعلنا نعرض أنفسنا للخطر من جديد؟ |
| Yeterli güç yok. Her şeyi sonuna kadar açın. | Open Subtitles | ليس هناك ما يكفي من الطاقة - إرفع كل ما لديك إلى الحد الأعلى - |