| Onların bağırsaklarını çıkartıp Şam'a kadar sürüklemek lazım, ta ki bizi barış sürecine dahil edene kadar. | Open Subtitles | يجب أن نعريهم و نسحبهم إلى دمشق حتى يتضمنونا فى عملية السلام | 
| - Güzel. Hepsini kervanlarla Şam'a götürüp her bir parçasını satacağız. | Open Subtitles | سَنَأْخذُ كل شيء معنا إلى دمشق و نتاجر به حتى آخر قطعة. | 
| Hizmetçilerimi amazonlar gibi giydirdim. Şam'a kadar yaka bağır açık, at sırtında gittim. | Open Subtitles | ألبست جوارىّ زى الأمازون وهن عاريات الصدر "حتى منتصف الطريق إلى "دمشق | 
| Şam'a, eve dönmeni rica ediyorum. | Open Subtitles | أناشدك أنا أن تعود بغير أذى إلى دمشق | 
| Bize, Damascus'a giden Paul'ün İsa'nın sesini duyduğu öğretilmişti. | Open Subtitles | ،في طريقه إلى دمشق سمع صوت المسيح كان مغرقا ً بالحقيقة لدرجة أنه وقع من على حصانه | 
| Kellesini Şam'a götürün! | Open Subtitles | خذ الرأس إلى دمشق | 
| Aziz Paul, Şam'a doğru giderken, yolda bir yıldırım tarafından kör edilene dek daha yüce bir amacı olduğunu fark etmemişti. | Open Subtitles | (قبل أن يعمي القديس (بول (بالبرق في الطريق إلى (دمشق لم ير ندائه الأعلى | 
| Tarsuslu Saul kör olduktan sonra Şam'a kadar gitmeyi başarmış ve yeni bir insan olmuştu. | Open Subtitles | (روح (تارسوس) سافرت كل الطريق إلى (دمشق بعدما تم جعله أعمى, و أصبح شخصاً جديداً | 
| Şam'a mı gidiyor, o zaman? | Open Subtitles | إلى دمشق , وبعد ذلك؟ | 
| Ahmed, yerleşkesinden Şam'a kadar sırf çikolata almak için gelmiş olamaz. | Open Subtitles | لم يقطع (أحمد الأحمدي) كل هذه المسافة من مجمعه إلى (دمشق) ليشتري لوح شوكولاتة | 
| Ve birden bire Şam'a gelmeye karar vermiş. | Open Subtitles | و فجأه حولت مساره إلى "دمشق" | 
| Şam'a gidiyorsun. | Open Subtitles | لذا سنأخذكم إلى "دمشق". | 
| Şam'a gidip, pisliğini temizleyerek Jamal'ı eve getirdin. | Open Subtitles | (بعد أن ذهبت إلى (دمشق) وأعدت (جمال .... ونظّفت فوضاه | 
| Şam'a git. | Open Subtitles | اذهب إلى دمشق | 
| Bize, Damascus'a giden Paul'un İsa'nın sesini duyduğu öğretilmişti. | Open Subtitles | ... "تعلمنا بعد ذلك أن "بول ،في طريقه إلى دمشق سمع صوت المسيح |