| On iki yıl sonra karım öldü. Teresa'yı İsviçre'ye yolladım... | Open Subtitles | بعد إثنا عشر سنة زوجتي ماتت أرسلت تيريزا إلى سويسرا |
| Beş uçağıyla İsviçre'ye gidiyorum. | Open Subtitles | سوف أستقل الساعه 5: 00 الطائره إلى سويسرا. |
| Öğrenmelisin. İsviçre'ye girmenin tek yolu o olabilir. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم ، إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى سويسرا. |
| Neyse, bütün Fransa'yı dolaşıp İsviçre'ye geçtik, sonra Belçika, ve şimdi de Amsterdam'dayız. Evet, bitmiş gibi. | Open Subtitles | على أي حال سافرنا من فرنسا إلى سويسرا و بلجيكا و نحن الآن في أمستردام |
| Günler sonra, Hollywood'u terk etti ve İsviçre'ye döndü. | Open Subtitles | وبعد عدة أيام ٍ، غادر هوليوود وعاد إلى سويسرا. |
| Megerse her isviçre'ye gidisinde onu sikiyormus. | Open Subtitles | و التي اتضح أنها كان يضاجعها في كل مرة كانت تذهب فيها إلى سويسرا |
| İsviçre'ye gidip kayak yapmamak olmaz diye düşündüm. | Open Subtitles | ما الفائده من الذهب إلى سويسرا من دون قضاء يوما واحداً في السفوح الجبليه؟ |
| İsviçre'ye taşınmak da heyecanlı. | Open Subtitles | وهي الآن متحمسة جداً لموضوع الانتقال إلى سويسرا |
| Biz onu izlerken, İsviçre'ye geri dönmek istermisin? | Open Subtitles | هل تُريدُ العَودة إلى سويسرا بينما نحن نَتعقّبُها؟ |
| Bu bokla İsviçre'ye falan gidersin diye düşündüm | Open Subtitles | ستتمكن من الذهاب إلى سويسرا مع هذا العمل. سويسرا، يا رجل؟ |
| Samimi şömine için çok fazla şey.İsviçre'ye daha önce hiç gittiniz mi, bilmiyorum ama telefon rehberleri yerine bilgisayarları var. | Open Subtitles | كثير جدا على المدفأة الآن أنا لا أعرف لو كنت ذهبت إلى سويسرا من قبل |
| Çünkü bir iş için, avukat olarak İsviçre'ye gittiğini söylemişti; ama şimdi silah satıcısı olarak Orta Amerika'da. | Open Subtitles | لأنه قال أنه ذاهب إلى سويسرا فى رحلة عمل كمحامى والآن هو فى أمريكا الوسطى كتاجر سلاح |
| Ordudan ayrılıp hükümete girmiş, sonra da zimmetine para geçirme ve sahtekârlık iddiaları üzerine İsviçre'ye kaçmış. | Open Subtitles | ترك الجيش و انضم للحكومة ثم فر إلى سويسرا متبوعا باتهامات بالاختلاس و النصب |
| Bu gece işin hallolması gerekiyor. Mgube yarın öğleyin İsviçre'ye dönüyor. | Open Subtitles | لابد من فعل هذا الليلة.مجوبي سيطير إلى سويسرا غدا عصرا |
| Birlikte İsviçre'ye gidersiniz o hesabı sana devreder sen bana verirsin. | Open Subtitles | تذهب إلى سويسرا وتوقع على الأموال لتكون تحت تصرفك تعطيها إلى وسوف اسلمها إلى الولاية |
| Para bu akşam İsviçre'ye gidecek. | Open Subtitles | يجب أن تصل هذه الأموال إلى سويسرا الليلة |
| İş arkadaşlarımdan biri mama almak için İsviçre'ye gidiyor. | Open Subtitles | واحد من زملائي يذهب إلى سويسرا لوصفه طبيه. |
| İsviçre'ye mi, yoksa büyük göğüslü meteorolog kıza mı? | Open Subtitles | للذهاب إلى سويسرا أم لمرافقة المذيعة ذات الصدر الكبير؟ |
| Dinle, Penny çok hasta ve İsviçre'ye gelebilecek durumda değil. | Open Subtitles | بيني مريضة جدا و لن تكون قادرة على الذهاب إلى سويسرا |
| Bak, bu gece İsviçre'ye gidiyorum, ama ben yokken burada kalabilirsin. | Open Subtitles | و الآن اسمعني, إنني ذاهب إلى سويسرا الليلة و لكن يمكنك البقاء أثناء غيابي |
| Umutsuzluk. İsviçre'yi hatırlarsan çatıda buluşalım demiştin, doğru mu? | Open Subtitles | اليأس، إن عدت للوراء إلى سويسرا قلت أنك ستُقابلني على السطح، أليس كذلك؟ |